İstanbul Başakşehir'de, yılbaşı gecesi gerçekleşen ve bir kediyi hayatından eden vahşi olayın faillerinden İbrahim Keloğlan'ın aldığı hapis cezası, üst mahkeme tarafından bozulduktan sonra yapılan yeniden yargılamada artırıldı. Hayvanseverlerin yoğun ilgi gösterdiği dava, Türkiye'deki hayvan hakları mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.
İbrahim Keloğlan Kaç Yıl Ceza Aldı?
Başakşehir'de gerçekleşen ve toplumun vicdanını derinden yaralayan olayda, Eros adlı kedinin acımasızca öldürülmesi sonrası İbrahim Keloğlan'a verilen ceza, üst mahkeme tarafından gözden geçirildi. İlk kararda 1 yıl 3 ay hapis cezası alan Keloğlan'ın, cezası iyi hal indirimiyle "Kasten hayvan öldürme" suçundan 2 yıl 6 aya yükseltildi. Aynı zamanda, sanık üzerine yurtdışı çıkış yasağı gibi adli kontrol tedbirleri uygulandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bu kararın Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde bugüne kadar verilen en yüksek ceza olduğunu vurguladı.
İbrahim Keloğlan'ın ilk hapis cezasının ardından serbest bırakılması, hayvanseverler ve kamuoyu tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Bu kararın bozulması ve yeniden yargılama sürecinin başlatılması, hayvan hakları savunucularını adliye önünde toplanmaya ve adalet talebinde bulunmaya teşvik etti. Duruşma, Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesinde gerçekleşirken, salon hayvan hakları savunucusu avukatlarla doldu. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi'nin davaya katılma talebi reddedilse de, birçok siyasi parti ve STK'nın avukatları da sürece dahil olmak istedi.
Kedi Katili Kendini Savundu
Duruşmada söz alan Keloğlan, geçmişteki davranışlarının bir anlık psikolojik çöküşten kaynaklandığını ve büyük pişmanlık duyduğunu ifade etti. Kendisini suç makinesi olarak görmediğini belirten Keloğlan, olay sonrası hayvanlara yardım etme çabalarından ve psikolojik destek alma sözünden bahsetti. Hakim, Keloğlan'a doğrudan ve açık bir şekilde konuşması konusunda uyarıda bulundu. Keloğlan'ın avukatı ise müvekkilinin beraatini talep etti, ancak mahkeme, Keloğlan'a verilen cezayı artırma yönünde karar kıldı. Bu duruşma, Türkiye'de hayvan haklarının korunması adına atılmış önemli adımlardan biri olarak kayıtlara geçti.
İstanbul'da bir asansör trajedisi sonrası adalet arayışı son buldu. Hayvan hakları savunucularının ve kamuoyunun yakından takip ettiği dava, adaletin sağlanması adına önemli bir karara imza attı.
Cumhuriyet Savcısı'nın görüşlerini dile getirdiği duruşmada, İbrahim Keloğlan'a yönelik suçlamalar ağırlaştırılarak, üst sınır hapis cezasının uygulanması önerildi. Bu talep, mahkeme salonundan yükselen alkışlarla desteklendi.
Davanın sanığı İbrahim Keloğlan, son sözleri sırasında devlete olan inancını ve masumiyetini vurgulayarak, hiçbir zaman kaçmadığını belirtti.
Karar beklenirken, mahkeme salonunun boşaltılması sırasında, sanığa yönelik saldırı girişiminde bulunuldu. Bu durum, güvenlik önlemlerinin artırılmasına sebep oldu.
İbrahim Keloğlan Tutuklandı mı?
Mahkeme, "Kasten hayvan öldürme" suçlamasıyla İbrahim Keloğlan'a 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Ayrıca, sanığa yurt dışı çıkış yasağı getirilerek adli kontrol tedbirleri uygulandı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, verilen cezanın Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde bir rekor olduğunu duyurdu ve tüm canlılara yönelik kötü muamelelere karşı duruşlarının devam edeceğinin altını çizdi.
Duruşmayı takip eden hayvanseverler, adli kontrol kararına alkış ve ıslıklarla tepki gösterdi, adaletin tam anlamıyla sağlandığını düşündüklerini ifade ettiler.
Ne Olmuştu?
Olay, İstanbul Başakşehir'de bir binanın asansöründe gerçekleşti. Keloğlan'ın bir kediye acımasızca saldırısı ve bu saldırının sonucunda kedinin yaşamını yitirmesi, kamuoyunda büyük tepki topladı. Görüntülerin sosyal medyada yayılması üzerine Keloğlan, kısa süre sonra tutuklandı ve yargı önüne çıkarıldı.
İlk mahkeme, sanığı evcil hayvanı kasten öldürmekten 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı, ancak ceza ertelendi. Buna karşı çıkan savcılık ve İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi'nin itirazları sonucunda, dava Küçükçekmece 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne taşındı ve daha ağır bir ceza verildi.
Bu karar, hayvan haklarına yönelik suçlara karşı caydırıcılığın artırılması açısından önemli bir adım olarak görülmektedir.
