İşte  o söyleşiden kesitler:
 SORU-Hocam, öncelikle gazetemiz okuyucularına Gülten Vatansever Balcıoğlu hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Cevap-1972 yılında Bulgaristan’ın Elana kentinde doğdum. 1978 yılında Anavatanımıza geldik. İlkokulu Silivri Piri Mehmet Paşa ilkokulunda, Ortaokulu Çerkezköy Lisesinde, Liseyi Küçükçekmece Sefaköy Lisesi’nde tamamladım. Üniversite Eğitimimi Lisans ve Yüksek Lisans olarak;  Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünde tamamladım. 2000 yılında Çerkezköy’e ikinci gelişimde Çerkezköy Belediyesi’nde  Halkla ilişkiler ve Basın sorumlusu olarak görev yaptım. Aynı tarihlerde Trakya Üniversitesi Çerkezköy Meslek Yüksekokulu’nda Serbest Öğretim Elemanı olarak görev yaparken  17 Eylül 2001 tarihinde Meslek Yüksekokulumuzun Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programında kadrolu olarak göreve başladım. Halen, Namık Kemal Üniversitesi Çerkezköy Meslek Yüksekokulu Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı’nda Program Danışmanı ve Öğretim Görevlisi olarak görevime devam etmekteyim. Tüm bu çalışmalarımın yanında 25 yılı aşkın süredir yaptığım araştırmalarda, kişinin kendisiyle kurması gereken iletişimin en önemlisi  iletişim olduğuna inanmaktayım. Bu nedenle çalışmalarımı NLP, Kuantum Düşünce Teknikleri Eğitimleri ile de destekledim ve REİKİ Şifa Enerjisi Öğretmenliği Terapistliği ile bu güne taşıdım. İletişim Uzmanlığı alanındaki çalışmalarımı, gelişmeleri yakından takip ederek okuyucularıma ve öğrencilerime aktarmaya devam edeceğim.
TOPLUMSAL ŞİDDETİN NEDENİ?
SORU- Son dönemlerde toplumsal olaylarda şiddet, kültürel erozyon, insani değerlerin yok olması, ahlaki dejenerasyon gibi olmaması gereken bozulmalar yaşıyoruz. Bu bozulmaları hangi sebeplere bağlayabiliriz? Sizce problem nerede? Çözüm için neler yapmak gerekir?
CEVAP-Biz toplum olarak şiddet odaklı, acıya dayalı, öfke kültürüyle  yetişen ve olumsuza yönelmiş bir  profil çiziyoruz. Hayatımızı bu şekilde kurguladığımız zaman sonucun farklı çıkması mümkün değildir. Toplum ve birey olarak öncelikle sevgiyi  kendimizden başlatıp bütün ülkemize yaymalıyız. Eğer şiddeti tercih edersek hayattan uzaklaşırız. Çünkü, şiddet kişinin kendisine yabancılaşmasıdır. Kendine yabancılaşan insan, özünden de uzaklaşır çevresinden de uzaklaşır. Kendisinden ve çevresinden uzaklaşan kişi çelişkiler yaşayarak kendiside mutsuz olur çevresini de mutsuz eder. Çözüm şudur; yaralarımızı kabul etmek, onların üzerini sıkı sıkı kapattığımız yara bantlarını kaldırarak yabancılaştığımız özümüzle yeniden bütünleşebilmektir.
SORU-Bildiğimiz kadarıyla sizin kişisel gelişimle ilgili bir çok araştırmalarınız ve çalışmalarınız mevcut, bu çalışmalarınız hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
CEVAP-  Evet, bu alandaki çalışmalarımı bir kitapta topladım ve öncelikle Üniversitemiz Yayın Komisyonu Başkanlığına sundum. Namık Kemal Üniversitesi Yayın Komisyonu Ders Kitabı, Ders notu ve Yardımcı Ders Kitabı Yayın Esasları Yönergesine göre değerlendirerek Üniversitemiz  Yönetim Kurulunda da bu yönde bir karar alınarak çalışmamın hayata geçirilmesi mümkün olmuştur.
SORU- Kitabınızın “Ders kitabı, Ders Notu ve Yardımcı Ders Kitabı Yayın Esasları Yönergesine göre değerlendirilmesindeki en önemli özellik neler olabilir?
CEVAP- Kitabım, her ne kadar  2012 yılında yayınlanmış olsa da geçmişten bu güne  öğrendiğim tüm bilgilerimin, gerçekleştirdiğim tüm deneyimlerimin bir bileşkesi niteliğini taşımaktadır. Sohbet dilinde yazdığım Eserim;  önemli iletişim bilgilerini kapsamakta ve örnek olaylarla da bu bilgiler pekiştirilmektedir. Ben, çalışmamı hazırlarken her şeyden önce bunun bir cesaret kitabı olmasını istemiştim çünkü; cesaret insanın içindeki tüm korkulara rağmen kendine özgürce yaklaşabilmesi ve kendini doğru ifade edebilmesidir. Bütün bunların neticesinde yüreğimizdeki o muazzam gücü keşfettiğimizde,  ona bağlandığımızda, hayatımızın tüm alanlarında hak ettiğimiz ve layık olduğumuz değeri alabileceğimizden emin olabiliriz.       
SORU-  Sizden de öğrendiğimiz kadarıyla ikinci ve üçüncü kitaplarınızı yazıyorsunuz. Bu kitaplarda yine bireysel gelişim üzerine mi olacak? Biz kişisel gelişim diyoruz Siz ise bireysel gelişim diye ısrar ediyorsunuz, ikisi arasındaki farkı bize izah edebilir misiniz?
CEVAP-Evet, ilk kitabımda olduğu gibi bundan sonraki çalışmalarımı da bireysel gelişim alanında gerçekleştiriyorum. Tabi ilk kitabım bir cesaret kitabıydı; okuyucularımın yüreklerine dokunarak gerçek gücün her zaman onlarla birlikte olduğunu, eğer isterlerse bunu rahatlıkla aktive edebileceklerini onlara göstermek istedim. 2012 yılı ile birlikte evrensel enerji frekansı 4. Ve 5. boyutlara genişlemesinin bir sonucu olarak,  artık yüreğimizde heyecan yaratmayan hiçbir şey gerçekleşmeyecektir.   Tesadüf eseri gerçekleşse bile bize istediğimiz doyumu vermeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bundan sonraki çalışmalarımda zaman zaman okuyucularıma sürprizler yaparak, tüm bilgi ve deneyimlerimi küçük hikayeler içine serpiştirerek yada herkesi derinden etkileyecek bir aşk romanıyla sunmayı hedefliyorum. Gazetenizin okuyucularına şimdiden  bunun müjdesini verebilirim, ikinci kitabım; bilimsel bilgilerin ışığında, gerçek hayat hikayeleri ile örneklendirilerek yazdığım bir aşk romanıdır.
Tüm bu çalışmalarımı okuyucularımın bireysel gelişimlerine katkı sağlamak üzere yapmaktayım. Çünkü, kişi; kadın ve erkeğe verilen genel isimdir. Birey ise; insan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendilerinde taşımakla birlikte kendine özgü ayırıcı özellikleri bulunan tek can tek fert olarak ifade edilebilir. Yani birey kendi seçimlerini yapabilen düşünce, duygu ve davranışlarının sorumluluğunu alabilen, hayatının öncelikler listesine kendini koyabilendir.  
SORU- Ülkemizin çeşitli kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin, okulların ve ailelerin daha iyi, daha mutlu ve de daha huzurlu toplum için neleri yapmaları gerekir? Toplum olarak yaşam kalitemizi yükseltmemiz için tavsiyeleriniz neler olabilir?          
CEVAP-Bu sorunuzu isterseniz kendi kitabımda vermiş olduğum bir örnekle açıklamak istiyorum. Bir deri hastalığına yakalanmış insanların bulunduğu bir gezegen düşünün; bu insanlar  kazara birbirlerine değecek olsa canları fazlasıyla acır. Çünkü; derimiz bizim dışsal sınırımızdır, bu nedenle bizler her şeyden önce bireyselliğimizi oluşturan sınırlarımızı belirlemeliyiz. Güzel ve oldukça maliyetli evler yapıyor bunların etrafını da oldukça gösterişli bahçe duvarlarıyla örüyoruz. Peki, kendimize ait sınırları neden belirleyemiyoruz? Biliyorum bunu gerçekleştirmek kolay değildir ancak insan isterse imkansızda değildir. Kişi sınırlarını doğru belirleyerek istediklerini ve istemediklerini doğru ifade ederek kendini olduğu gibi dış dünyaya yansıtabilecektir. Öncelikle kendine samimi olabilen kişi, karşısındakine de aynı samimiyeti gösterebilecektir. Şunu her zaman hatırlayalım ki, kişilerin bize olan davranışlarını aslında biz onlara öğretiyoruz. Bu nedenle aileler çocuklarını doğru yetiştirecekler, okullar öğrencilerine doğru eğitimle doğru bilgiler aktaracaklar, kurumlarda  bu kişileri  doğru yerlerde değerlendirip sonuç alacaklardır.  Sivil toplum örgütleri de bir anlamda bütün bu çalışmaların geri bildirimini doğru algılayarak bu uygulamalara destek vereceklerdir. Zaten, bütün bu doğruları yaptığımızda,  doğal olarak yaşam kalitemiz kendiliğinden yükselmiş olacaktır.       
YARIN KONFERANSIMIZ VAR
Kişisel gelişim üzerine, kitap dışında çalışmalarınız da var mıdır?
Bu yönde bir dizi konferansımız olacak. İlk konferansımız yarın Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda gerçekleşecek. Buradan bütün dostlarımızı ve Çerkezköy Bakış Gazetesi okuyucularını konferansımıza bekliyoruz.
Teşekkür ederiz hocam, yeni kitaplarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.
Editör: TE Bilisim