Genelde aileler ve bireyler tarafından az bilinen fakat nadirde olsa beyin iltihaplarına yol açabilecek bir hastalık olan El, Ayak ve Ağız hastalıkları hakkında Özel İrmet Hospital Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzman Doktoru Yalçın Handemir bilgilendirmede bulundu.

Çerkezköy Bakış -
El, Ayak ve Ağız hastalıkları ile ilgili Özel İrmet Hospital Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları doktoru Uzm.Dr. Yalçın Handemir bilgi verdi.
FARKLI BİR HASTALIKTIR
Özel İrmet Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Uzm. Dr. Yalçın Handemir, aileler tarafından az bilinen bir hastalık olan el, ayak ve ağız hastalıkları hakkında açıklamalarda bulundu. Handemir ,  “Normalde yaz sonunda ve sonbahar mevsiminde görülen bu hastalık aileler tarafından sıklıkla suçiçeği ile karıştırılır fakat el, ayak, ağız hastalığı tamamen farklı bir hastalıktır. Genellikle bebek ve 5 yaşın altındaki çocukları etkileyen ancak bazen yetişkinlerde de görülebilen yaygın bir viral hastalıktır. El, ayak ve ağız hastalığı belirtileri yüksek ateş, el ve ayaklarda döküntü, ağız içinde aft benzeri yaralar (herpanjina) dır” diye konuştu. 
BELİRTİLER NELERDİR
El, ayak ve ağız hastalığına enterovirus cinsi virüslerin neden olduğunu ifade eden Yalçın Handemir, “Bu virüs grubu poliovirüsler, koksaki virüsleri, ekovirüsler ve enterovirüsleri içerir. En çok sebep olan virüs Coxsackie virus A16’dır. Enterovirus 71 ise el-ayak ağız hastalığının salgınlarına neden olabilir. Belirtileri ise; El, ayak ve ağız hastalığı genellikle ateş (38-39 derece) , iştahsızlık, belli belirsiz bir kırıklık hali ve boğaz ağrısı ile başlar. Karın ağrısı ve öksürükte olabilir. Ateşin başlamasından 1-2 gün sonra, ağızda herpanjina adı verilen ağrılı, içi su dolu döküntüler meydana gelir. Döküntüler genellikle ağızın arka kısmında küçük kırmızı lekeler olarak başlar, daha sonra içi su dolu kabarcıklar haline gelir ve sıklıkla kabuğu patlayarak ülserleşir” açıklamasında bulundu. 

5 İLA 7 GÜN ARASINDA İYİLEŞİR
Belirtiler hakkında konuşmasına devam eden Handemir, “Deri döküntüleri ise 1-2 gün sonra gelişir. Ayak tabanı ve ellerde avuç içinde düz kırmızı noktalar halinde başlayan döküntüler, daha sonra su toplar. Bazen döküntüler dizlerde, dirseklerde, kalçada veya genital bölgede de oluşabilir. El ve ayaklardaki döküntüler genellikle 5-7 gün içerisinde kendiliğinden iyileşir.Özellikle küçük çocuklar ağızlarındaki ağrılı yaralar nedeni ile su içmekte zorlanabilir ve dehidratasyon oluşabilir. Her ne kadar adı El-Ayak-Ağız Hastalığı da olsa her zaman tüm bu alanlarda döküntü görülmeyebilir. Sadece ağız yaraları veya sadece deride döküntüler şeklinde gelişebilir” dedi. 
ÇOK DAHA NADİR OLAN BEYİN İLTİHABI OLUŞABİLİR 
El, ayak ve ağız hastalığının komplikasyonlarının yaygın olmadığını ifade eden Handemir, “Nadiren viral veya "aseptik" menenjit oluşabilir. Ateş, baş ağrısı, boyun tutulması, veya sırt ağrısı neden olur. Çok daha nadir olarak beyin iltihabı (ensefalit) oluşabilir. Çoğunlukla çocuklarda 4 hafta içinde el ve ayak tırnaklarında düşme vakaları rapor edilmiştir. Ancak oluşan tırnak kayıplarının hastalığın sonucu olup olmadığı bilinmemektedir. Bununla birlikte, bu vakalarda tırnak kaybı geçici olmuş ve tırnak tıbbi tedavi gerekmeden tekrar büyümüştür” şeklinde konuştu. 
İZOLE EDİLMELERİ FAYDALIDIR 
Dr.Yalçın Handemir, hastalığın bulaşması hakkında da bilgi vererek, “Kuluçka süresi ortalama 3-6 gündür. El, ayak ve ağız hastalığına neden olan virüsler enfekte kişinin burun ve boğaz salgılarında, döküntülerin içindeki sıvıda ve dışkısında (gaita) bulunabilir. Enfekte kişilerle yakın kişisel temas, öksürme veya hapşırma ile hava yolu ile, dışkı ile temas, yüzeyi kirlenmiş nesnelerle temas sonucu bulaşabilir. Genellikle el, ayak ve ağız hastalığı olan bir kişinin hastalığın ilk haftasında bulaştırıcılığı çok yüksektir. Belirtiler ortadan kalktıktan sonra bile bazen günlerce ya da haftalarca bulaştırıcı olabilirler. Özellikle virüsle enfekte olmuş yetişkinler herhangi bir belirti göstermeseler de bulaştırıcı olabilirler. Bulaşıcılığı çok yüksek olduğundan hasta kişilerin belirtiler tamamen ortadan kalkana dek izole edilmeleri faydalıdır” dedi. 

HİÇBİR LABORATUVAR ÇALIŞMASI GEREKMEZ 
Alınacak ayrıntılı bir hastalık öyküsü ve fizik muayene, ağızda, ellerde ve ayaklarda karakteristik döküntüler, genellikle hastalığın teşhisi için yeterlidir diyerek konuşmasını sürdüren Handemir, şunları söyledi; “Aftöz stomatit, su çiçeği, eritema multiforme ve herpes simplex gibi hastalıklarla karışabilir. Genellikle, hiçbir laboratuvar çalışması gerekmez. Virüsün bulunması muhtemel alanlardan ( burun-boğaz sürüntüsü, gaita, döküntü sıvıları) alınan numunelerde PCR yöntemi ile virüs izole edilebilir veya kanda hastalığa sebep olan virüslere (coxackie, enterovirüs..) karşı oluşan antikor (bağışıklık sistemi yanıtı) tespit edilebilir” 
ÇOCUKLARDA ASPİRİN KULLANILMAMALIDIR 
Hastalıktan korunmak için geliştirilmiş bir aşı olmadığının altını çizen Yalçın Handemir, “Hasta bireyler ile temastan kaçınmak ve bazı temel temizlik kurallarına dikkat ederek hastalıktan korunmak gerekir. Ellerinizi özellikle tuvalet kullanımı sonrası veya bez değiştirdikten sonra, yemek hazırlamadan veya yemeden önce mutlaka su ve sabunla yıkanmalısınız. Oyuncaklarda dahil olmak üzere kullanılan tüm malzemelerin yüzey temzliğini ve dezenfeksiyonunu doğru yapmalısınız. Hastalarla yakın temastan (öpüşme, sarılma gibi…) ve ortak tabak bardak kullanımından kaçınmalısınız. Hastalığın özel bir tedavisi yoktur.Semptomları hafifletmek için bazı önlemler alınabilir; Ağrı ve ateş için ateş düşürücü ve ağrı kesiciler kullanılabilir. Ancak çocuklarda aspirin kullanılmamalıdır. Ağrılı ağız yaraları için gargara, ağız suları veya spreyler kullanılabilir” dedi. 
Editör: TE Bilisim