Çerkezköy Bakış - Özel Optimed Hastanesi Dahiliye Uzmanı Uz. Dr. İrfan Aydın, kansızlık (demir eksikliği anemizi) hastalığının bilinmeyenlerini anlattı.

DEĞERLERDE DEĞİŞİKLİKLERE NEDEN OLABİLİR


Aneminin; eritrosit kitlesinin ve buna bağlı olarak hemoglobin (Hb) miktarıın kişinin yaş ve cinsiyeti için normal kabul edilen değerlerin altında olması durumu olduğunu kaydeden Aydın “Erişkin erkeklerde 13.5 gr/dl ve erişkin kadınlarda ise 12 gr/dl altı anemi kabul edilir. Yaş ve cinsiyet dışında, ırk ,sosyal ekonomik düzey , yaşanılan yerin deniz seviyesinden yüksekliği, postür , plazma , hacmi değişikler gibi çeşitli faktörler Hb , Hct değerlerinde bireysel değişikliklere neden olabilir” dedi.

HER 3 KADINDAN BİRİ KANSIZ


Demirin vücutta oksijen taşıma görevindeki alyuvarların yapımı için gerekli bir madde olduğunu kaydeden Aydın “Dünyada her 5 erkekten biri (yüzde 20’si), her 3 kadından biri (yüzde35’i), her 2 gebeden biri (yüzde 50’si), her 5 çocuktan ikisi (yüzde 40’ı) kansızdır. Ancak pek çoğu bu durumlarını ne yazık ki bilmemektedir. Gelişmiş ülkelerde 0-5 yaş arası çocuklarda kansızlığa rastlama sıklığı yüzde 4-20 iken, az gelişmiş ülkelerde aynı yaş grubunda bu oran yüzde 80’lere kadar çıkmaktadır. Ülkemizde bu oran yüzde 50 (her iki çocuktan biri) gibi oldukça yüksek bir değerdedir.
Demir eksikliği, özellikle 6. ile 24. Aylar arasındaki bebeklerde ve ilkokul çağındaki çocuklar başta olmak üzere tüm yaş gruplarında, kansızlığın en yaygın nedeni olarak kabul edilmektedir” dedi.

DEMİRİN VÜCUT İÇİN ÖNEMİ


Demirin vücut için önemine de dikkat çeken Dr. Aydın “Demir, insan vücudunda toplam 4 gr kadar bulunmasına karşın, biyolojik yönden oldukça önemli ve eksikliğinde ciddi sorunlara yol açan bir elementtir. Demirin bu özelliği uzun yıllardır bilinmekte olup, eksikliği genellikle büyümenin çok hızlı olduğu küçük çocukluk ve ergenlik çağı ile hamilelik döneminde ortaya çıkar. Kadınlar ise, doğurganlık dönemlerinde aylık adet kanamaları ile kan kaybetmeleri nedeniyle ‘kansızlık’ yaşayabilirler. Bu faktörlerin yanında demir içeriği düşük olan yiyeceklerin fazla tüketilmesi ve ayrıca besinler yoluyla alınan demirin emiliminin de güç olması kansızlığın ortaya çıkışını kolaylaştıran faktörlerdir. Demirin vücuttaki en önemli görevi ise “hemoglobin” yapımıdır. Hemoglobin, kanımızdaki alyuvarlarda bulunur ve tüm dokuların yaşaması için gerekli olan oksijeni taşıma işlemini gerçekleştirir. Diğer bir deyişle, oksijen yaşantımız için ne kadar önemli ise oksijenin kullanılabilmesi içinde demir o kadar önemlidir” dedi.

EN ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜR?


Kansızlığın en çok kimlerde görüldüğü konusunda da bilgi veren Aydın “Araştırmacılara göre kansızlık, kadınlar (öncelikle gebelerde) ve çocuklarda daha yaygındır. Başlıca risk grupları; doğurganlık çağındaki kadınlarda, gebelik döneminde demire olan ihtiyacın artmasıyla ayrıca emzirme döneminde ve aylık adet kanamaları nedeniyle kan kaybı yaşayan kadınlarda kansızlık daha sık görülür. Bebekler ve çocuklarda, hızlı bir büyüme temposu olduğundan gelişmenin sağlıklı sürdürebilmesi için demire daha fazla ihtiyaç vardır. Ancak besinlerle alınan demir tek başına bu ihtiyacı karşılamakta yeterli olmadığından dışarıdan demir takviyesi gerekebilir. Genç kızlık döneminde de yine hızlı büyüme ve aylık adet kanamaları nedeniyle demire olan gereksinim fazladır. Kronik alkol kullanımı, ağrı kesici ilaçların sürekli kullanılması ve düzensiz beslenme de kansızlık riskini artırır. Düşük sosyo- ekonomik düzeyde olanlar, vejetaryenler (et yemeden besleneler), ülser, paraziter hastalık vb. gibi kronik hastalıkları olanlarda kansızlık sıkça görülür” diye konuştu.
Kansızlığın nedenleri ile ilgili konuşan Aydın, “Erişkin bir erkek ve postmenapozal dönemdeki kadınlarda demir eksikliğinin en önemli sebebini mide bağırsak kanamaları (gastrointestinal sistem) kanamaları oluşturur. Peptik Ülser , gastrit hiatal herni , divertikül ve polipler, inflamatuvar barsak hastalıkları , mide bağırsak kanserleri  , paraziter hastalıklar , aspirin ve romatizmal ağrı kesici ilaçlar kullanılması bu sistemden kan kayıplarının en sık nedenleridir” dedi. Kansızlığın belirtilerini “Yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, çabuk yorulma, çalışma kapasitesinde azalma, sık hastalanma, iştahsızlık, bulantı, ciltte, göz kapaklarının iç kısmında ve avuçta solukluk, çarpıntı ve nefes darlığı, daha fazla üşüme, konsantrasyon bozukluğu” olarak sıralayan Aydın, “Kansızlık, tedavi yapılmadığında ya da geciktirildiğinde önemli sonuçlara neden olabilir. Gebelerde; bebek ölümleri artabilir, düşük kilolu bebek doğurma riski artar, erken doğum riski artar, vücut direnci düşer ve hastalıklar daha sık görülür. Doğum sonrası lohusalık dönemi problemleri artar, doğumda kan verilmesi (transfüzyon) gerekebilir. Bebek ve çocuklarda; büyüme olumsuz etkilenir genelde yavaşlar, fiziksel aktivite azalır, hastalıklar daha sık görülür, algılama, öğrenme ve yorumlama fonksiyonları azalır, dikkat dağılması, yorgunluk ve ilgisizlik artar (okul başarısı düşer). Yetişkinlerde; sürekli yorgunluk hissi vardır, halsizlik oluşur, iş gücü azalır, hastalıklar daha sık görülür” dedi.

UYGUN İLAÇLARIN KULLANILMASI YETERLİ


Kansızlık tedavisinde uygun demir ilaçlarının hekimin önerdiği doz ve sürede kullanılmasının yeterli olduğunu kaydeden Özel Optimed Hastanesi Dahiliye Uzmanı Uz. Dr. İrfan Aydın “Ancak kansızlık tedavilerinin en az üç ay sürmesi gerektiği düşünüldüğünde tadı hoş, alımı kolay ve mide şikâyetlerine yol açmayan bir demir ürününün seçilmesi önemlidir. Seçilecek ilacın emiliminin yiyeceklerden etkilenmemesi de ayrıca dikkat edilmesi gereken bir husustur. İlaç tedavisi yanında demir açısından zengin besinler tercih edilmelidir.” dedi.

HAYVANSAL YİYECEKLERDE DAHA FAZLA


Gebelerde ve yetişkinlerde kansızlığı önleme yolları ile ilgili de konuşan Aydın “Demir içeriği yüksek olan gıdalar; kırmızı et, tavuk, balık, kepekli ekmek veya vitaminle zenginleştirilmiş ekmek ve tahıl (pirinç, mısır, buğday) sıklıkla tüketilmelidir.   Yemeklerde çay ve kahveden kaçınılmalıdır, çünkü bu gıdalar demiri bağlayıp bağırsaklardan emilimini azaltan maddelerdir.  Yüksek miktarda kalsiyum ve magnezyumda demir emilimini azaltacağı için kullanacağınız demir ilacı ile beraber kalsiyum veya magnezyum ilaç alınmaması gerekmektedir.  Midede gaz, şişkinlik, yanma gibi şikâyetler nedeniyle antiasit denilen çiğneme tableti ve şuruplarının ve ayrıca içerisinde yine demir emilimini etkileyen maddeler bulunan maden sularının sık olarak içilmesi demirin emiliminin azalmasına yol açar. Gebelik sırasında kan hacminin yüzde50 arttığı göz önünde bulundurulursa düzenli demir alımının ne derece önemli olduğu anlaşılır. Anne adaylarının gebeliğin 4. ayından başlayarak düzenli olarak dışarıdan ek demir tedavisi alması gerekmektedir. Artan demir ihtiyacını karşılamak için demir içeren besinlerin tüketimini de bir yol olabilir. Ancak tüm bu demir ihtiyacının besinlerden karşılanabilmesi için alınması gerekli besin miktarı normalden çok daha fazla kalori içerdiğinden uygun bir beslenme biçimi değildir” dedi. Demirin hayvansal yiyeceklerde daha fazla olduğunu kaydeden Aydın “Bitkilerden genel olarak demir gereksinmesinin karşılanmasını beklemek doğu değildir. Vitamin yönünden zengin olmalarına karşın bitkiler demir için iyi bir kaynak olamazlar. Aşağıda önemli besinlerdeki demir miktarları ve vücut tarafından emilim yüzdeleri yer almaktadır. Esas önemli olan nokta besinlerin içerdiği demirden çok ne kadarının vücut tarafından emilebildiğidir” bilgisini verdi.
Editör: TE Bilisim