Çerkezköy Bakış - Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya'daki Ergene Havzası'nın Türkiye'deki 25 havzadan biri olduğunu belirtti.

Özellikle sanayi ve yoğun nüfus dikkate alındığında havzanın öneminin daha iyi anlaşıldığını anlatan Tecer, buradaki üretim-tüketim biçimi ve yoğun nüfusun su kaynakları üzerinde büyük bir baskı oluşturduğuna dikkati çekti.

Tecer, Türkiye'nin yıllık 501 milyar metreküp yağış aldığını, akışa geçenler ve buharlaşanlar çıkıldığında 112 milyar metreküp kullanılabilecek kaynak kaldığını ifade etti.

Ergene Havzası'nda bu suyun sadece yüzde 3'lük kısmının kullanılabildiğine işaret eden Tecer, "Ergene Havzası Türkiye ortalamasının biraz üstünde yağış alıyor fakat kişi başına düşen yağış miktarlarına baktığımızda Türkiye'nin 3'te biri oranında suya sahip olduğunu görüyoruz." dedi.

Tecer, tarımda sulama, sanayi üretimi ve evsel su tüketiminin su kaynakları üzerinde baskı oluşturduğunu söyledi.

Ergene Havzası'ndaki suyun yüzde 75'inin sulamada, yüzde 15'inin sanayide, yüzde 10'unun da evsel ve kentsel kullanımda tüketildiğini anlatan Tecer, aşırı su tüketiminin yer altı kaynaklarında çekilmeye neden olduğunu vurguladı.

Tecer, Ergene Havzası'nda 13 akiferin (yer altı sularını taşıyan tabaka) 6'sında beslenim oranından fazla bir çekim olduğunun altını çizdi.

Tasarruf için sulamada kullanılan teknolojinin mutlaka yenilenmesi gerektiğini anlatan Tecer, şöyle devam etti: "Trakya'da susuz tarıma dayalı bir tarım, daha az su tüketen ürünlerin tercih edilmesine yönelik bir faaliyet olması gerekiyor. Yer altı ve yer üstü suları üzerinde bu baskı devam ettiği sürece, bu üretim tüketim biçimi sürdürülebilir olmaktan çıkacaktır. Ayrıca sanayinin kullandığı yer altı sularının da arıtıldıktan sonra Marmara Denizi'ne deşarj değil, en azından belli bir kısmının geri kazanılarak endüstriyel faaliyetlerde kullanılması gerekiyor."

Tecer, "damla sulama" yönteminin tarımda önemli tasarruf sağlayabileceğini ifade etti.

Endüstriyel faaliyetlerde tüketilen suyun yer altından temin edilmesinden bir an evvel vazgeçilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tecer, şunları kaydetti: "Bugün bu bölgede sanayiden kaynaklı atık suların belli bir oranda arıtılması ve sonrasında deşarj edilmesi konuşuluyor. Ortak bir arıtma tesisi de devreye girdi. Yer altı sularını rezerv olarak burada kullanmaya başlamazsak, bu üretim biçimiyle bu su kaynakları sürdürülebilir olmaktan çıkacaktır. Arıtılmış suların deşarj edilmesi yerine, proseslerde kullanılabilecek seviyede tekrar arıtılarak kullanılması gerekiyor. Kişisel kullanılan suların üzerinde bazı tasarruf tedbirleri de uygulayabiliriz ama bu, bölgedeki ve tüm Türkiye'deki su kaynakları üzerindeki baskıyı azaltmaya yetmeyecektir."AA

Editör: TE Bilisim