Aile, sosyologların tanımıyla; Anne, baba ve çocuklardan oluşan sosyal bir topluluktur. Evet, bu tanım bir yönüyle aileyi tarif etse de aile, bu tanıma sığmayacak kadar büyük ve önemli bir müessesedir. Temeli cennette Hz. Âdem ve Hz. Havva ile atılan, en eski ve kıyamete kadar da eskimeyecek olan bir kurumdur. Dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren insanoğlu için en temel ihtiyaçlarını karşıladığı güvenli bir limandır. Geçmiş ile gelecek arasında bağ kurarak yeni yetişecek nesli ve toplumu geleceğe taşıyan bir köprüdür. Aile, hak ve sorumluluk bilincinin verildiği, sevgi, merhamet, adalet gibi değerlerin kazanıldığı bir ocaktır. Kişiliğimizin temelini attığımız yerdir. Sorun çözme becerilerimizi geliştiren bir okuldur. Dini ve kültürel kodlarımızın yerleştiği bir kaynaktır.

Peygamber Efendimizin evinden ve ailesinden bahsedilirken kaynaklarımızda ‘hane-i saadet’ ifadesi kullanılır. Ne güzel bir ifadedir bu. Mutluluk yurdu, mutluluk evi… Kur’an-ı Kerim’de cennet de içinde korku ve üzüntünün olmayacağı bir mutluluk yurdu olarak tarif edilir. Peygamber Efendimizi örnek alması gereken biz müminler için de aynı olması gerekir. Bu anlamda cennete ya da cehenneme doğru yolculuğumuzdur aile. Çünkü aile fertleri sevgi, merhamet adalet ve ihsanla bütünleşirse aile ocağı, bu dünyada cennetin yaşandığı yer olur. Birbirlerine Allah’ın emrettiği şekilde muamele eden, birbirlerini ateşten korumak için mücadele eden bu ailenin ahirette de mükâfatı cennet olur. Ama tam tersi merhamet ve hoşgörü ortamı olmayan, içinde zulüm ve kötülük olan bir aile dünyayı bize zindan eder. Bu dünyada yapılan zulmün karşılığı ise ahirette cehennemdir.

“Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüz den eşler yaratıp aranıza sevgi ve merhamet duyguları yerleştirmesi de onun varlığının kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için kanıtlar vardır.” (Rum 30/21) Aile ocağımızı cennete çevirmenin kodları bu ayette verilmiş. Ayet-i Kerimede kaynaşmak, sevgi ve merhamet olarak tercüme edilen kelimeler Arapça ifadesiyle ‘sekinet (sakin olma), meveddet (muhabbet) ve rahmet (bağışlama)’ olarak geçer. Ailenin temeline bu üç kavramı oturtmadan huzur ve mutluluktan bahsetmek mümkün olamaz. Zira meveddetten rahmet, rahmetten sekinet doğar. Bunlar sacayağı gibidir. Biri bile eksik olsa işler yolunda değil demektir.

“Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 21/107)

Rahmetin esas kaynağı Rahman ve Rahim olan Allah-u Zülcelal, peygamberini de bu dünyaya rahmet olması için göndermiş. Peygamberimiz, insanlığı karanlıklardan aydınlığa, zulümden adalete çıkardığı için, cehaletten doğru bilgiye, insan olarak eşitliğe, güzel ahlaka ve merhamete ulaştırdığı için rahmet olmuş beşeriyete. Onun ümmeti olarak her birimiz de bu rahmetin temsilcisi ve taşıyıcısıyız.

Merhamet sadece gözyaşıyla birleşen bir duygu yoğunluğu değildir. Hissedilen bu duyguyu eylemin de takip etmesi gerekir. Merhamet, karşıdakinin yerine kendini koyabilmek, empati kurabilmektir. Onun, içinde bulunduğu durumu anlayıp ona yardım etmek için adım atmak, çabalamaktır. Kendi mutluluğunun ancak çevresindekilerin mutlu olması ile mümkün olacağının farkında olup yalnızca bu dünyada değil ahiret mutluluğunu da hedef almaktır.  “ Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim 66/6) Ayet-i Kerimesi mucibince merhamet, kendini ve aileni ateşten korumak için çalışmaktır. O zaman bir annenin sabah çok erken, hava soğuk diyerek namazla mükellef olan evladını sabah namazına kaldırmaması merhamet değil merhametsizliktir. Her yönden  merhamet, unutulmamalıdır ki kavl-i leyyin ile başlar. “Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.” (Ali İmran 3/159) Ayet-i Celilesi Peygamber Efendimiz ve ashabı hakkında olsa bile bir davranış modeli olarak bize de merhamet ekseninde aile ilişkilerimizi nasıl düzenleyeceğimiz konusunda ışık tutmaktadır.

Allah sevgi, merhamet, adalet ve ihsanla bir araya gelmiş ailelerde huzurlu bir İslam toplumu inşa edebilmemiz için bizlerin yar ve yardımcısı olsun. Amin.

NESİBE FEYZA BÜYÜKDİNÇ

ÇERKEZKÖY MÜFTÜLÜĞÜ VAİZİ