Üç kafadar genç kurbağa varmış. Bir gün oturmuşlar, konuşmuşlar, tartışmışlar ve uzakta görünen Uludağ'ın zirvesine tırmanmaya karar vermişler. Sabah erkenden yola çıkan üç kafadar yolda etraftan birçok tepkiyle karşılaşmışlar. Diğer kurbağalar onları bu kararından vazgeçirmeye çalışmışlar. “Yapmayın, etmeyin, zıplaya zıplaya bu kadar yolu geçemez, Uludağ'ın tepesine çıkamaz, yolda kalırsınız ve açlıktan ölürsünüz” demişler. Biraz yol gittikten sonra kurbağalardan birisi kalabalığın sesine kulak vermiş ve vazgeçmiş dağa çıkmaktan. Birkaç saat sonra ikinci kurbağa da vazgeçmiş. Ama üçüncü kurbağa söylenenlere hiç kulak asmamış ve birkaç ay sonra Uludağ’ın zirvesine ulaşmış. Uludağ’dan inen kurbağaya diğer kurbağalar “Sen nasıl geçtin onca yolu ve nasıl çıktın koca dağa? Nasıl başardın bunu?” dedikleri zaman kurbağa cevap vermiş: “Ne diyorsunuz anlamıyorum, duymuyorum sizi” demiş. Yani anlayacağınız kurbağa sağırmış ve dağa tırmanırken kendisine söylenen hiçbir sözü duymamış meğer.

Bu konuda Nasreddin Hoca’nın fıkrası da kılavuz mahiyetindedir. Şöyle anlatılır; bir gün Nasreddin Hoca eşeğine binmiş giderken oğlu da arkasında yürümektedir. Bu durumu görenler “Koskoca adam eşeğe binip çocuğu yürütmeye utanmıyor musun?” demişler. Bunun üzerine Nasreddin Hoca eşekten inmiş ve oğlunu bindirmiş. Bu sefer de insanlar “ Genç delikanlı eşeğe binmiş, yaşlı adam yürüyor, ne günlere kaldık” demişler. Nasreddin hoca oğluyla beraber eşeğe binmekte bulmuş çareyi. Ancak insanlar bu defa da “Utanmıyor musunuz iki insan bir eşeğe binmeye” demişler. Duruma sinirlenen hoca oğluyla beraber iner eşekten. Fakat insanlar bu durumu da beğenmez ve “Bunlarda hiç mi akıl yok, eşek boş gidiyor bunlar yürüyor” şeklinde konuşurlar kendi aralarında.

Evet kıymetli dostlarım, hayatta bazen yüksek zirvelere tırmanmak ve büyük işler başarmak için her söylenen söze kulak asmamak lazım. Ancak işin ehline ve uzmanına da danışmak, onlarla istişare etmek ve tavsiyeleri dinlemek gerekir. Özellikle dini konular olduğunda muhakkak işin ehline, alim insanlara ve hocalara sormak, danışmak gerekmektedir. Bir zamanlar değişik dolandırıcılık örnekleri ülkemizde yaşanmıştır. Saadet zincirleri, çiftlik bank ve benzeri dolandırıcılık olaylarında binlerce insan mağdur olmuşken bu defa da insanlar coin (sanal) paralara milyonlarca hatta milyarlarca doları yatırmaktadır. Gerek ekonomi uzmanlarının gerekse din uzmanlarının uyarılarına rağmen özellikle Diyanet İşleri Başkanlığımızın sanal paraları alıp satmanın bu şartlarda caiz olmadığına dair fetva yayınlamasına rağmen maalesef insanlarımız milyonlarca dolarını coinlere yatırmaya, ülkenin paralarını yabancı ülkelere ve oralardaki şirketlerin hesaplarına aktarmaya devam ettiler. Son yaşanan ‘Thodex’ olayı da göstermiştir ki gerek dünyevi, gerekse uhrevi işlerde muhakkak uzmanına danışmak, akıl almak, istişare yapmak ve tavsiyelere kulak vermek gerekmektedir.

Sonuç olarak Müslüman gerek dünyevi gerekse uhrevi konularda uyanık olmalıdır. Dünyasını ve ahiretini ilgilendiren konularda her söylenen söze itibar etmemesi gerektiği gibi yapacağı işlerde işin ehline ve uzmanına danışarak hareket etmelidir. Özellikle dini konularda caiz olmayan sularda kulaç atmamalıdır. Yoksa kişi hem Dünyasına hem de ahiretine zarar verebilir. Dünyada huzurlu ve mutlu, ahirette de cenneti kazanan kullardan olmanız dileğiyle hayırlı Ramazanlar.

Çerkezköy İlçe Müftülüğü Vaizi

Mahmut ÖZTEKİN