Çerkezköy Bakış- Medikal Akademi tarafından 3 oturumlu “Sağlık Turizmi Forumu” düzenlendi. “Kurum Gözüyle Sağlık Turizmi” adlı çevrimiçi olarak düzenlenen ve YouTube’den canlı yayınlanan forum Dr. Feza Şen moderatörlüğünde gerçekleşti. Foruma Çerkezköy İrmet Hastanesi Uluslararası Hasta Koordinatörü Başak Türker ile Medipol Eğitim ve Sağlık Kurumu’ndan Uygar Üstün ve Özel OFM Antalya Hastanesi’nden Dr. Cem Mutlu katıldı.“OBEZ İNSANLARIN TEK BİLDİĞİ ŞEHİR OLACAK ÇERKEZKÖY”

Dr. Feza Şen, forumda İrmet Hastanesi’nin başarısından bahsederek, “Dünyada belli bir zaman içinde kısa zamanda obez insanların tek bildiği şehir olacak Çerkezköy. Bir başarı hikayesi olacak. Çerkezköy’de bir ilçede ve bildiğim kadarıyla ayda 200’e yakan obezite cerrahisi yapan bir kurumsunuz.” ifadelerine yer verdi ve forum konuşması için sözü Çerkezköy İrmet Hastanesi Uluslararası Hasta Koordinatörü Başak Türker’e devretti.

“YILLIK 2 BİN CİVARINDA OBEZİTE AMELİYATI YAPIYORUZ”

Kurumları hakkında bilgi vererek konuşmasına başlayan Türker, “Biz 8 yıl kadar önce başladık aslında bu işe. İç dinamikler, SGK fiyatlamaları, iç pazardaki daralma vs bizi sağlık turizmine araştırmaya itti. Bunu yaparken swot analiz yaptık. Yani güçlü ve zayıf olduğumuz yönlere baktık. Pazardaki fırsatlara ve tehditlere baktık. Bu işi çok başarılı yapan diğer ülkelere gittik. Hastaneleri gidip gördük ve neler yaptıklarına baktık. Yani çok yakından olmasa bile fikir alacak kadar, neyi nasıl yürütüyorlar, nasıl başarıyorlar, hastalara yaklaşımları nasıl gördük. Ve ondan sonra kendi sistemimizi oluşturmaya başladık. Şu anda yıllık 3 bin civarında yabancı hastayı ağırlamaktayız.  Yıllık 2 bin civarında obezite ameliyatı yapıyoruz.

Bununla ilgili tam kesin bir sıralama yok ama dünyadaki bu işi en çok yapan hastanelerden biri olduğumuzu düşünüyoruz. Bu işi yaparken çok iyi kurgulayarak yapmak lazım. Çok dağınık yapmamak lazım. Biz önce obezite mi yapalım onu mu yapalım bunu mu yapalım birçok konuya dağılmayı düşündük. Ama daha sonra tek bir konuya odaklanarak gitmenin daha mantıklı olduğuna karar verdik. Bütün eforumuzu ona sarf ettik. Bu bir kalite zinciri aslında. Bu işi yaparken bunu iyi kurgulamak gerekir. Şoförden tutun hemşireye, hemşireden doktora, doktordan ameliyathane alt yapısına, hatta temizlikçi o kadar önemli ki her şeyi çok mükemmel yapabilirsiniz ama temizlikçi orada öyle bir şey yapar ki tüm yaptığınız her şey bir kenara atılır ve çok iyi bir imaj kalmaz hastanın kafasında.

O yüzden eğitime çok önem verdik. Dil problemini aşmaya çalıştık. Bence Türkiye’deki en büyük sorunlardan bir dil problemi. Evet tercümanlar var. Tercümanları bulup koyuyorsunuz ama yine de 24 saat yanında olmuyor tercüman. Burada hemşireleri eğitmek önemli, doktorların İngilizce bilmesi önemli. Trakya Kalkınma Ajansı ile bazı projeler yaptık. Hemşirelerimiz artık İngilizce konuşuyor. Tercümana çok daha az ihtiyacımız var şu anda. Tabii onlar olmazsa olmaz ama çok iyi bir seviyede İngilizce anlaşabiliyorlar. Ve bu hastalara çok güven veren bir şey. Hastaya güven vermek çok önemli. Kendilerini yabancı bir ülkede değil, mümkün olduğunca ülkelerinde hissettirmeye çalışmak oldukça etkili oluyor.” dedi.

“ONLARIN KÜLTÜRÜNE ÖZEL YEMEKLER YAPILIP SERVİS YAPILIYOR”

Türker, konuşmasını şöyle sürdürdü: Trakya Kalkınma Ajansı gerçekten çok ilgililer ve çok sık bir araya geliyoruz. Beyin fırtınası toplantıları yapıyoruz. Orada bu fikir gelişti hemşirelerin İngilizce öğrenmesi ile ilgili. Böyle bir proje geliştirdik. Bu şekilde hasta memnuniyetini çok arttırdık. Tercümanların da biraz işi azalmış oldu.  Onun dışında alt yapı iyileştirmeleri çok önemli. Bu sadece bir tek doktorun iyi olması değil, ya da sadece tercümanın çok iyi İngilizce konuşması değil. Ama hemşirenin de İngilizce konuşması, ameliyathanenin de alt yapısının iyileştirilmesi hatta bilgi işlem sisteminizin bile buna büyük katkısı var. Hastaların 2 sene sonra sistemden girip kendi raporlarını okumaları, bunları İngilizce alabiliyor olmaları, kan testi sonuçlarını görebiliyor olmaları bunların bile çok büyük etkisi var hasta memnuniyetinde. Tabii ki dijital medyayı biz de kullanıyoruz. Özellikle kovid döneminde bunu çok önemli olduğunu gördük.

Daha önce bu kadar kullanmıyorduk. Dijital medyayı kullanıyoruz. Diğer satış tekniklerini de kullanıyoruz. Ama en önemli hasta kaynağı zaten memnun bir hastanın sizi tavsiye etmesi yani organik büyüme. Açıkçası en büyük büyümemizi bu şekilde sağlıyoruz. Çok küçük şeyler büyük fark yaratabiliyor. Mesela refakatçileri kabul ediyoruz. Refakatçinin yemeğinin bile onların kültürüne özel yapılması lazım. Bu bile onları kendi evlerinde hissettirebilecek bir şey. Onlar için mesela ayrı bir aşçımız, şefimiz var.

Onların kültürüne özel yemekler yapılıp servis yapılıyor. Tabii bizimde bazı desteklere ihtiyacımız var. Bunlar neler olabilir? Pandemi dönemindeki uçuş kısıtlamalarından dolayı biraz pazarımızın başka ülkeye kaymaya başladığını gördük. Çok gelmek istedikleri halde gelemiyorlar ve mecburen başka ülkelere lehine tercih yapmak zorunda oldular. Burada daha hızlı hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bazı pazarları kaybedebiliriz. Ya da etkinliğimiz azalabilir. Mesela aşı kartı uygulaması veya daha önce kovid geçirmiş kanında antikor olan hastaların bazı ayrıcalıklara tabii olması gibi bir takım uygulamalar yapılabilir. Kadro ve yatak sorunu bir yük bir sıkıntı. Pazarlama var, etkinliğimiz var çok gelmek isteyen var ama yatak sıkıntımız var.

Yani bütün bir seneye yayıyoruz hastaları ve çok hızlı sirküle etmemiz gerekiyor. Bunları otele çıkarmak yerine mümkün olduğunca hastanede tutmak aslında çok daha sağlıklı. Ama bazen bunu yapmak zorunda kalıyoruz. Defalarca başvuruda bulunduk. Halbuki sağlık turizmi yapan mesela yabancı hastalar için ayrı bir yatak kadrosu oluşturulabilir. Böyle bir takım ayrıcalıklar verilebilir. Tabii bunun yanında kadro artışı da gerekiyor. Hekim sayımız yetişmiyor.

Biz şu anda Çin aşısını kullanıyoruz ülkemizde. Ve bu Avrupa Birliği tarafından şu anda tanınmıyor. Bunun gelecekteki yansımaları ne olacak? Bunu da bir düşünmek gerekiyor. Acaba Türkiye’yi bir kırmızı listeye alabilirler mi bununla ilgili? Bu da sağlık turizmini önemli ölçüde etkileyebilir. Özellikle önümüzde hareketli geçmesini beklediğimiz bir yaz var. Sadece sağlık turizmini değil sağlık turizminden çok daha fazla olan diğer yaz turizmini de çok etkileyebilir bu. Ve bu birçok sektöre yayılabilir. Bence bu ciddi düşünülmesi gereken ve hızlı hareket edilmesi gereken bir konu.
 

Editör: TE Bilisim