Çerkezköy Bakış - Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları Kamu Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası’na (HEKİMSEN) üye olan doktorlar, iş bırakma eylemi yaptı. Çerkezköy Devlet Hastanesi bahçesinde düzenlenen basın açıklamasını HEKİMSEN Tekirdağ Temsilciliğine üye Dr. Muhammed Fatih Ali Menken okudu. Menken, “Biz hekimler; en zor sınavlarda üstün başarılar göstererek, gecesini gündüzüne katıp tıp ilmini öğrenmek için gençliğini feda etmiş, hastalara şifa vermek için uzun ve zorlu eğitimlerden geçerek mesleğini yapmaya hak kazanmış, ilmini ardından gelen tıbbiyelilere aktarmak için ölene kadar okumuş ve okutmuş, ülkenin en çalışkan çocuklarıyız. Daha lise yıllarından itibaren ana yuvasından, baba ocağından ayrılarak, ilim irfan için yatılı okulların soğuk yurtlarında büyüyenleriz. Kampüsü hastane olan üniversitelerde, 18 yaşında, dil, din, ırk, ideoloji fark etmeksizin, insanı; insan olduğu için korumaya, ‘önce zarar vermeyeceğim’ diyerek ant içenleriz. Savaşta, salgında, depremde, selde, yangında ‘önce hastam’ diyerek, hastasını; canı ve cananının önüne koyarak büyük fedakarlıklarla, hayatını bu mesleğe adayanlarız. Bizler; özlük hakları sürekli elinden alınan, her gün hakarete, şiddete, darba maruz kalan, dövülen, sövülen, canına kastedilen ve sonunda öldürülenleriz. Haksız malpraktis yasası yüzünden, hata ile tıbbi komplikasyon ayrımı yapılmadan, milyonlarca liralık tazminatların suçlamaları ile mesleğine küsen, küstürülenleriz. 3-4 dakika arayla hasta baktırılmaya zorlanan, dünya tip nosyonunun gerektirdiği kalitede hastalarını göremeyen, duyamayan, dinleyemeyen, hastalarına dokunamayan, hastalarını muayene edecek zamanı dahi verilmeyen hekimleriz. Hekimliğin onurlu duruşunu, bu mesleğin manevi saygınlığını ve itibarını artık hissedemeyenleriz. Sağlık sistemindeki problemleri anlatmak için defalarca konuşan, bağıran fakat nihayetinde, doğruları söylediğimiz için, dokuz köyden kovulur gibi, kapı dışarı edilenleriz” dedi.

“BİZLER BU ÜLKENİN HEKİMLERİYİZ”

Menken şöyle devam etti: “Biz Hekimler; 14 Mart Tıp Bayramı'nı ilk kez ne zaman kutladık bilir misiniz? 3. sınıf tıp öğrencisi Hikmet'in hikâyesini bilir misiniz? İstanbul, İngiliz işgali altında iken Mekteb-i Tibbiye-i Şahane'nin iki kulesi arasına çekilen Türk bayrağı ile vatanını savunan, Tıp Bayramı'nı ilk kez bayram gibi kutlayan o hekimin, savaşta henüz öğrenci iken yüzlerce yaralı askerin tedavisine koştuğunu, ilk tifüs aşı denemesini kendisine yaptırdığını, 44 yaşında şark hizmetine gönüllü giderek Sarıkamış'ta karlar arasından Mehmetçikleri kurtarmak için zatürre olup, 44 yaşında bir tıp şehidi olarak öldüğünü, bilir misiniz? İşte biz hekimler, böylesi şerefli bir mesleğin bugünkü temsilcileri olarak, canımız pahasına, hastanın olduğu her cephede, salgında, savaşta en ön safhada bir asker gibi çalışanlarız. Ancak biz hekimler, bugün 14 Mart'ta bayram yapmıyor, yas tutuyoruz. Bizler artık kendimizi öksüz, yetim, dışlanmış, ezilmiş ve hakarete uğramış görmek istemiyoruz. Fakat bütün bunlar olurken, biz yine de hiçbir yere gitmiyoruz. Anamızdan, babamızdan, eşimizden, çocuğumuzdan ayrı kalırken, Bizler, "giderlerse gitsinler" denmeyi hak edecek ne yaptık? Her Şeyden öte; yaşanan tüm bu problemlerin çözümlerini yetkililerden bekler iken; biz hekimlerin tek derdi ücret imiş gibi bahsi geçen söylemler, bizleri derinden yaralamıştır. Aldığımız uzun ve zorlu eğitim ve verdiğimiz emekler karşısında biz hekimler olarak aldığımız ücretin zaten yetersiz olduğuna değinme gereği bile duymuyoruz. Bizler işimizi canla başla yapar iken hakarete uğramayı, darp edilmeyi, şiddeti kabul etmiyoruz. Bizler can kurtarırken öldürülmeye razı gelmiyoruz. Bizler hak ettiğimiz hekimlik onuruna yakışır muamele görmeyi istiyoruz. Bizler devletimiz memurları olarak ötekileştirilmeyi kabul etmiyoruz. Biz Hekimler; Sağlık Ocağında kafasından silahla vurulup öldürülen Dr. Hüseyin Ağır, Hastanede defalarca bıçaklanarak öldürülen Dr. Ersin Arslan, hamile olduğunu söylemesine rağmen darp edilen Dr. Türkan Akın, kafasına mermerle vurulan Dr. Sadık Oluk'uz. Bizler; her gün sayısız sözel şiddete, hakarete, tehdide maruz kalan hekimleriz. Fakat biz hekimler; mücadeleden hiçbir zaman kaçmadık, gördüğümüz eziyete ve itibarsızlaştırılma çabasına rağmen bugüne kadar gitmedik, görevlerimizi hakkıyla yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz! Bizler; bu ülkenin çocukları, gençleri, yaşlıları, bizler bu ülkenin hekimleriyiz.”

“HEKİMLİK MESLEĞİNE İTİBARI GERİ KAZANDIRILMALIDIR”

HEKİMSEN olarak her gün biraz daha kan kaybeden hekimlik mesleğine hak ettiği değeri tekrar kazandırmak için bu gidişe dur dediklerini ifade eden Menken, “20 bini aşkın hekim üyemizin tek yürek sesiyle taleplerimizi milletimize ve yöneticilerimize bildiriyoruz. Sağlıkta şiddet olaylarına verilen cezalar caydırıcı olmalı, sağlıkta şiddet CMK'ya eklenmeli ve TCK'da katalog suçlara dahil edilmelidir. Malpraktis davalarına karşı hekimler de hakimler gibi korunmalı ve tazminatlar devlet tarafından ödenmelidir. 36 saatlik mesai yasaklanmalıdır. 36 saat mesainin tespiti halinde sorumlular hakkında idari ve adli tahkikat yapılmalıdır. Hekimlerin çalışma koşulları insan ve çalışan haklarına uygun şekilde tekrar düzenlenmelidir ve hekimlerin görüşü alınarak kapsamlı reformlar gerçekleştirilmelidir. Mobbinge karşı acilen caydırıcı önlemler alınarak mobbinge maruz kalan kişiler korunmalıdır. Hak edilenin çok altında olan maaşlar ve emekli aylıkları, hakkaniyetli bir şekilde ve güncellenmelidir. Hiçbir performans kriterine bağlanmadan ağız ve diş sağlığı merkezlerinin/hastanelerinin problemli çalışma koşulları ve diş hekimlerinin ek ödeme performans kriterleri düzeltilmelidir.  Aile hekimlerinin ceza yönetmeliği iptal edilmelidir. Hukuksuz görevlendirmeler durdurulmalı, görevlendirmelere uygun. Tazminatlar tanımlanmalı ve ödenmelidir. İnsan sağlığının önemi dikkate alınarak hekimlerimize gereken değer verilmeli ve hekimlik mesleğine itibarı geri kazandırılmalıdır” dedi.

Editör: TE Bilisim