Çerkezköy Ülkü Ocakları Başkanı Tuncay Aktuğ yaptığı açıklamada hiçbir kimsenin arka bahçesi olmadıklarını söyleyerek “Bizler bu ülkenin ve aziz Türk dünyasının savunucusu olan Milliyetçi Hareket Partisi ve büyük Türk ulusunun lokomotifiyiz.” dedi.

Ç
erkezköy Bakış - Çerkezköy Ülkü Ocakları Başkanı Tuncay Aktuğ, yazılı bir açıklama yaparak Milliyetçi Hareket Partisi ile Türk ulusunun lokomotifi oldukları söyledi.
“TOPLUMLARIN GELECEĞİNİ YENİDEN İNŞA EDER”
Aktuğ açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Ülkü Ocakları toplumların gelecek idealini sürekli olarak yeniden inşa eden gençliktir. Gençliğin yeni ufuklara doğru ilerlemek amacıyla milli ülkeler edinmesi ise toplumun geleceğini garanti altına alır. Gençliğin milli ülküleri benimsemesi için de yol göstericilerin, aydınların ve liderlerin milli düşüncelere yönelik politika ve gayeleri olmalıdır. Bu yol göstericiler, gençliğin bir arada toplanması için milli ülküleri en doğru biçimde özümsemelerini sağlayacak oluşumları ve yapılanmaları kurmalıdır. Ancak bu sayede toplumun geleceği olan gençler milli ülküler ile donanır ve toplumun en iyi şekilde daha ileriye götürür.
“HER DAİM VAR OLMUŞTUR”
Türk gençliğinin milli ülküleri benimsemesini sağlayan ve Türk milletini maziden atiye götüren oluşumlar her daim var olmuştur. Türk gençliğinin milli ülküler etrafında toplanması için her devirde teşkilatlar kurulmuş ve eğitimler verilmiştir. Türk tarihinin son yüzyılda Türk milliyetçiliği fikrinin önder isimleri tarihten bu yana gelen milli şuurun yeniden canlanması amacıyla farklı yapılanmalara ve derneklere faaliyetlerinde bulunmuşlar. Bu yapılanmaların önder isimleri kurulan cumhuriyete fikir babalığı yaparak cumhuriyetin kurucu unsuru olan Türk milliyetçiliği fikriyatını yüceltmeye çalışmışlardır.
İlk STK 1908’DE KURULDU
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden itibaren Türk milliyetçileri farklı dernekler kurarak Türk milletinin milli uyanışını sağlamaya çalışmışlardır. 1908’de ilan edilen ikinci Meşrutiyet’le birlikte vatan toprakları paylaşılmaya başlanınca, Türkler de ‘Türkçü’ dernekler kurmaya başlamışlardır. Türkçülük fikrine sahip aydınlar ilk sivil toplum kuruluşu olan Türk Derneği’ni 25 Aralık 1908’de kurdular. Temeli Askeri Tıbbiye öğrencileri tarafından atılan Türk Ocakları Derneği, Yusuf Akçura, Mehmed Emin Yurdakul, Agmed Ferit Tek, Ahmet Ağaoğlu gibi dönemin Türkçü aydınlarınca 25 Mart 1912’de resmen kurulmuştur. Milli mücadelenin başlamasıyla halkın örgütlendirilmesi Türk Ocakları’nda yetişen aydın ve sivil kişiler tarafından gerçekleşmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Türk Ocakları’na büyük ilgi göstererek her gittiği yerde tek tek ziyaret etmiş ve daha sonrasında Türk Ocakları fahri reisliğine seçilmiştir.
GENÇ ÜLKÜCÜLER TEŞKİLATI 1968’DE KURULDU
Genç Ülkücüler Teşkilatı 29 Şubat 1968’de kurulmuştur. Genç Ülkücüler Teşkilatı genel olarak ortaöğretim gençliğine yönelik faaliyetlerde bulunmuştur. Genç Ülkücüler Teşkilatı’nın üyesi olan Bahattin Dedeşan ve Mustafa Kahraman 1969’da şehit edilmiştir. Ülkücü Hareketin efsanevi gençlik teşkilatı olan Ülkü Ocakları, “Ülkü Ocağı” adıyla ilk kez Ankara Üniversitesi Hukuk, Dil, Tarih ve Coğrafya ve Ziraat Fakültelerinde milliyetçi gençler tarafından fikir kulübü olarak kurulmuştur.
“GİDEREK YAYILMIŞTIR”
Başbuğ Türkeş’in önderliğinde Ülkücüler, gençliği teşkilatlandırarak Türk milletinde milli heyecanı tekrar canlandırmak için “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız” sloganı ile Anadolu’da dalga dalga yayılmışlardır. Seyyid Ahmet Arvasi ve Dündar Taşer gibi ideologların girişimleriyle “Türk-İslam Ülküsü” ideoloji şekillenmiştir. Dündar Taşer’in düzenlediği sohbetlere Ülkücü gençler yoğun katılım sağlayarak Ülkücü gençliğin misyonunun önemini belirtmiştir.
“İLİM İLE İMAN ESAS ALINIR”
1977’den sonra Başbuğ Alpaslan Türkeş’in öncülüğünde gençlerin zararlı ideolojilerine karşı saha eğitimli olması amacıyla eğitimciler yetiştirerek Anadolu’ya gönderilmiştir. O dönemde gençliğin fikir babalığını yapan Galip Erdem, Seyyid Ahmet Arvasi, Dündar Taşer, Erol Güngör gibi daha birçok aydın şahıslar Ülkücülüğü tam anlamıyla özümsemelerini sağlamışlardır. Başbuğ’un tabiri ile tıbbiye laboratuarları ile ilahiyat fakültelerinin koridorlarını birleştiren yani ilim ile imanı esas alan Ülkü Ocakları bünyesinden birçok aydın kişilik çıkarmayı başarmıştır. Fakat 12 Eylül 1980’de yapılan ihtilal neticesinde Ülkücüler zindanlara kapatılarak ve 12 Eylül öncesi kızıl kurşunlarla şehit edilerek ülkeyi daha ileri ufuklara götürecek nesiller yok edilmiştir.
“MÜCADELEDEN ASLA VAZGEÇMEDİ”
Şanlı Türk tarihinin kendine yüklediği misyonu her daim yaşatan Ülkü Ocakları 1980’de öncesinde büyük bir mücadeleden geçmiş ve binlerce şehit vermiştir. 12 Eylül işkencelerinde 9 yiğidini idama uğurladı ama hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmedi. Yüce Allah her zaman Ülkü Ocakları’nın yar ve yardımcısı olsun.
“KİMSENİN ARKA BAHÇESİ DEĞİLİZ”
Bizler kimsenin arka bahçesi değil bu ülkenin ve aziz Türk dünyasının savunucusu olan Milliyetçi Hareket Partisi ve büyük Türk ulusunun lokomotifiyiz. Bir ülkü ocaklıdan Fatih olur, Alpaslan olur ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk olur. Ama asla ve asla ne kemik yalayıcı ne artıkçı ne de vatan haini olur. Yeri olduğunda Yunus olur düşünürüz, Yeri geldiğinde de Yavuz olur savaşırız”.
Editör: TE Bilisim