Hastaneden yapılan açıklamaya göre, vücudu ve cildi sıkı ve genç tutmada önemli rol oynayan kolajen ve elastin proteinlerinin üretiminde yaşlandıkça kademeli bir düşüş yaşanıyor.

Doğal yaşlanma sürecinden kaynaklanan kolajen ve elastin proteinlerinin üretimindeki düşüşte UV ışınlarına maruz kalma ve stres gibi faktörler de önemli rol oynuyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Doğan, yaşlanırken ciltte yaşanan değişimler hakkında bilgi verdi.

Yaşlandıkça cildin genellikle gençliğe kıyasla daha az sebum (vücudun doğal yağı) ürettiği bilgisini veren Doğan, bu durumun daha kuru, pürüzlü bir cilde neden olabileceği gibi ince çizgilerin daha belirgin olmasına yol açabileceğini kaydetti.

Zona geçirenler de aşı olmalı Zona geçirenler de aşı olmalı

Doğan, "Cildimiz yaşlandıkça değişmeye devam ediyor, bu da rutinimizi cildimize en iyi şekilde bakacak şekilde uyarlamamız gerektiği anlamına geliyor. 20'li yaşlarınızda uyguladığınız rutini tamamen değiştirmeniz gerekmese de cildinizin ihtiyaçlarını değerlendirip hangi değişiklikleri yapabileceğinizi görmek akıllıca olacaktır. 20 yaşına geldiğinizde vücudunuzdaki kolajen miktarı yılda yaklaşık yüzde 1 azalmaya başlar ve bu etkileri 30'lu yaşlarda görmeye başlarsınız." ifadelerini kullandı.

Cildin giderek daha az elastik olmaya başlayabileceğine işaret eden Doğan, gözle görülen ince çizgilerin ve kırışıklıkların ortaya çıkabileceğini belirtti.

30'lu yaşlarda ciltte yaşanan değişiklikleri anlatan Doğan, cilt hücre döngüsünün yavaşladığını ancak bu durumun, cildin pürüzsüz ve eşit kalmasını sağlamak için ölü cilt hücrelerinin yerini taze cilt hücrelerinin aldığı, cildin geçtiği doğal dökülme süreci olduğunu aktardı.

Doğan, "Ergenlik çağının sonlarında ve 20'li yaşların başlarında bu süreç genellikle 14 ila 21 gün kadar sürer. Ancak 30'lu yaşlarımıza geldiğimizde bu durum 28 ila 35 gün kadar sürebilir. Yaşlandıkça cildimiz genellikle gençliğimize kıyasla daha az sebum üretir. Cildimiz yaşlandıkça değişmeye devam ediyor, bu da rutinimizi cildimize en iyi şekilde bakacak şekilde uyarlamamız gerektiği anlamına geliyor. 20'li yaşlarınızda uyguladığınız rutini tamamen değiştirmeniz gerekmese de cildinizin ihtiyaçlarını değerlendirip hangi değişiklikleri yapabileceğinizi görmek akıllıca olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Kolajen ve elastin üretiminin yavaşlamaya devam etmesinden ötürü 30'lu yaşlardaki birçok kişinin bu düşüşün cilt üzerindeki etkilerini ortadan kaldırmak için rutinlerinde yaşlanma karşıtı ürünler kullanmayı tercih ettiğini vurgulayan Doğan, şunları kaydetti:

"Eksfoliye edici serumlar, yavaş yavaş uzadıkça cilt hücresi yenilenme döngüsünü de destekleyebilir, nemlendirici serumlar ise cilt daha az doğal yağ ürettiğinden boşlukları doldurabilir. Elbette temizleyici, nemlendirici ve güneş kremi ile temel bir cilt bakımı rutinini sürdürmek 30'lu yaşlarınızda (ve sonrasında) vazgeçilmezdir."

Kaynak: AA