Ergenlik; fiziksel büyüme, cinsel gelişme ve psikososyal olgunlaşmanın gerçekleştiği, çocukluktan erişkin hayata geçiş dönemidir. Hızlı fiziksel, psikolojik ve sosyal değişimlerle karakterizedir. Bu dönem, insanın gelişim dönemleri içinde en önemli evrelerden biridir.
Ergenlik döneminde çocuklarımızda genellikle fiziksel, duygusal ve sosyal değişiklikler oluşur. Hormonal değişiklikler sonucu cinsiyet karakteristiklerinin belirginleşmesi, boy ve kilo artışı, cildin kalınlaşması, ses kısıklığı fiziksel değişime; Kendi kimliklerini keşfetme, kendilerine olan güvenin artması veya azalması duygusal yoğunluk, düşüncelerin değişmesi ve zaman zaman duygusal aşırılık duygusal değişikliğe; Sosyal çevre değişimi, arkadaş çevresindeki değişiklikler, cinsiyet rolü ve gruplardaki yerinin belirlenmesi, aile ile olan ilişkilerdeki değişiklikler de duygusal değişikliğe örnektir. Birde ebeveynleri en çok yoran, düşünce tarzlarının değişmesi, daha fazla mantıklı düşünce ve analitik zekanın gelişmesi olan zihinsel değişikliğinin yaşandığı durum var.
Ergenlik dönemi zorlu bir dönemdir. Aile ve arkadaş desteği bu süreçte gençlerin kendilerini keşfetmelerine ve yetişkinliğe geçmelerine destek olabilmektedir. Bazı ebeveynler, ergen çocuklarının hislerine karşı çok duyarsız kalırlar. Çocuklarının ne düşündüğünden ve hissettiğinden habersizdirler. Bu nedenle de söz konusu hisleri dikkate almadan davranırlar. Ebeveynler ve ergenler arasındaki kısıtlı iletişimden ötürü, empati kurma becerisine sahip, şefkatli ebeveynler bile çocuklarının yaşadığı stresin farkına varamazlar. Yapılan birçok çalışmaya göre, baba ve anneler ergen çocuklarının yaşadıkları stres yoğunluğunu göz ardı ederler. Çünkü Ebeveynler varlığından bile haberdar olmadıkları sorunlar konusunda çocuklarına yardım edemezler. Bu yüzden de farkındalık düzeyi ne kadar düşükse, ergenler o kadar fazla sorun yaşar.
Bazı ebeveynler ergen çocukları kendileri ile anlaşmazlığa düştüğünde onların fikirlerini kabul etmediklerinde ve onlarla tartışmaya çalıştıklarında kendilerini tehdit altında hissederler. Çoğu kez onlarla konuşmayı reddederler ve tartışmayı “Tamam bu konuda daha fazla tartışmak istemiyorum, son sözü söyledim" diyerek bitirirler. Bu tutum iletişimin kapılarını kapatır. Tartışmalar etkili bir şekilde gerçekleştirilebilirse yapıcı ve faydalı olur. Bir ergenin söylediği bir cümleyi sizinle paylaşmak istiyorum: ‘’Annemin ya da babamın bana, beni sevdiklerini söyledikleri bir zamanı hatırlamıyorum. Bunu zaten bildiğimi düşünüyorlardı. Ama keşke bunu bana kendileri söyleselerdi ya da en azından gösterselerdi.’’ Çocuğunuza öfkenizi, kızgınlığınızı gösterdiğinizin fazlası olarak sevginizi gösterin onları kaybetmeyin, kendinizden uzaklaştırmayın çünkü onlar geleceğinizdir.
Sizin çocuğunuz ergen olabilir, ona kızıp sinir krizi de geçirebilirsiniz, sizi delirtebilir ama anlayış ve ilgiye ihtiyaç duymaktadır ve bunu da ebeveyni olarak siz verebilirsiniz. Ergenler, Ebeveynlerinin onları dikkatle dinlemelerini ve onların söylediklerini önemsemelerini beklemektedirler. Ergenlik psikolojisi Duygusu, aile üyeleri arasındaki olumlu ya da olumsuz hislerdir. Aile üyelerinin olumlu duygulara sahip olması, onların arasındaki duygusal sıcaklık, sevgi ve hassasiyetin güçlü olması anlamına gelir. Ergenler ebeveynlerinin sevgisine ve ilgisine çok fazla ihtiyaç duyarlar. Hem içsel hem de dışsal aile desteği, ergenin hayatından zevk almasını sağlamaktadır.