Evrenin sonsuzluğunu düşünüp o evrenin içinde zerre kadar gözüktüğümüzü idrak ettiğimiz o anda, aslında birçok şeyin ne kadar anlamsız olduğunu birçoğumuz düşünmüşüzdür. Hepimizin hayatının bir dönemi mutlaka gel gitlerle içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Olan olaylara ve durumlara lanet ederken aslında gözden kaçırdığımız şey, bizim hayatımızı neyin üzerine inşa ettiğimizi çok sonradan fark ediyor olmamız; çünkü ‘’hayatını neyin üzerine inşa edersen yıkılan o olur’’. Bu dünyada hayal kırıklıkları yaşamadan, planladığın geleceğine ve hayallerine ulaşamıyorsun maalesef. O kırıklıklar senin yolunu oluşturuyor, parçaların üstüne basa basa yürüyüp gidiyorsun o ufka doğru… Yaşamın zorluklarını tek başına göğüslediğin gibi üstesinden de sadece kendin gelebilirsin. 
     

      Kendini iyileştirmek nedir sizce?.. İyileştirmekten kastım hastalanıp iyileştirme süreci değil tabi ki… Ruhsal anlamda içine girdiğimiz psikolojik paradokstan kurtulma sürecini kastediyorum. Planlayıp ulaşamadığımız isteklerimiz, bir şey uğruna kaybettiğimiz vaktimiz, ziyan ettim diye yakındığımız onca şeyden sonra girdiğimiz o depresyon dönemini atlatmak için kendimizi motive etme ve bu durumun üstesinden gelme sürecinden bahsediyorum… İnsanların sadece %9,5’unun yapabildiği o doğa üstü güç. Bu insanlar fiziksel, mental her türlü sorunu kendi içlerinde hızlıca çözebiliyor, uzun süre mutsuz kalamıyor, gülmek eylemini bir şifa yöntemi olarak kullanıyorlar. Aynı zamanda her şeye evet deme eğilimindedirler, ta ki hayır diyene kadar. Geriye dönüp bakmazlar, geçmişe takılmazlar. Her yeni ana yeni bir an, olasılık ve fırsat olarak bakarlar. Hayatta kalma iç güdüleri çok güçlüdür. Elbette ki kendini iyileştirmek hepimize göre farklıdır, çünkü hepimizin kendini iyileştirmek için uyguladığı metod değişiktir. Evet nedir kendini iyileştirmek; Yaşadığımız acılar ve travmalar sonrasında, hayata karşı umutsuzluğu, kırgınlığı geride bırakıp kendimize yardım etmeye karar vermektir ve kendini sadece ‘’KENDİNİN’’ iyileştirebileceğinin farkına varmaktır. Belki birçoğumuza göre, yağmurlu bir günde kendine bir kahve yapıp cam kenarından izlediğin o yağmur tanelerinde gördüğün yaşanmışlıklarındır, belki de açıp bir kitabı okurken kahramanının yerine kendini koyup aynı duyguları paylaşmaktır. Ya da durduk yere saatlerce sebep yokken ağlamaktır, en sevdiğin şarkıyı sigaradan çatlamış sesinle söylerken havaya savurduğun küfürlerdir belki de… O soğuk havada işten eve dönerken yolda gördüğün o kediyi eve almadığın için kurduğun vicdan muhakemesidir…kim bilir… Evet hepimize göre değişkenlik gösteriyor iyileştirme süreçlerimizde…
     

     Kendini iyileştirme sürecindeki en önemli durumlardan biride bence duygularımızı ifade etmektir. Duygusal olarak zorlandığımızda, hissettiklerimizi ifade etmeliyiz. Bunun için bir günlük tutmalı, duygularımızı, hissettiklerimizi yazmalı, yakın bir arkadaşımızla veya ailemizle konuşmalıyız ya da bir terapistten destek almalıyız. Kendimizi iyi hissettiren şeylere odaklanmalı, ilgi alanlarımıza, hobilerimize ve aktivitelere zaman ayırmalıyız. Geçirdiğimiz zor zamanların üzerimizdeki etkisini moralimizi yüksek tutarak hafifletmeliyiz. Kendimize karşı nazik olmalı ve kendimizi desteklemeliyiz. Olumsuz düşünceleri fark edip olumlu düşüncelerle değiştirmeliyiz. Başkalarının da bize olumsuz davranışlarına müsaade etmemeliyiz. Kendimizi sevgiyle kabul edip ve kendimizi önemsemeliyiz. Şefkat, acıyı hafifletmek için başkalarına ve kendimize karşı duyduğumuz sevgi, merhamet ve Anlayıştır. Acıyla karşılaştığımızda, şefkatli bir tutumla kendimize dönüp bakmalı, ilgilenmeli ve desteklemeliyiz. Hayatın kaçınılmaz zorluklarına karşı şefkatimizin varlığını hatırlayarak, yalnız olmadığımızı ve güçlü olabileceğimizi söylemeliyiz. Sürekli stres, yorgunluk ve kaos içinde yaşayan bir toplumda, hepimizin korunmaya ve rahatlamaya ihtiyacı var. KENDİNE EN BÜYÜK ARMAĞANI VER KENDİNİ İYİLEŞTİR, tıpkı vücudumuzun yara, kesik, kırıkları iyileştirdiği gibi zihnimiz de kendini düzenleyip iyileştirebilir. Biz yeter ki zihin ve bedenin gücüne inanalım, duygular bir lüks değildir, varoluş mücadelesi sırasında uzatılan karmaşık bir yardım elidir.