Çerkezköy Atatürk Kültür Merkezinde Çerkezköy Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA)  İlçe Temsilciliği, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları ve bu saldırılar sonucunda yaşananların ele alındığı “Gün Doğmadan" adlı tiyatro oyunu sergilendiği bir program hazırladı.

Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda TÜGVA Çerkezköy İlçe Başkanı Murat Karakan bir konuşma gerçekleştirdi. Karakan konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Hepimiz yaklaşık 114 gündür bir soykırıma şahitlik ediyoruz. Bakınız,  Özellikle tekrar ediyorum ki Gazze'de yaşananlar bir katliam değil bir soykırımdır. 10 binden fazlası çocuk olmak üzere yaklaşık 25 bin kişinin bu 114 gün içerisinde vahşice katledildiği bir dünyada bizler hala rahatımızdan vazgeçmeyerek bir şeylere engel olmaya çalışmıyorsak yuh olsun bizlere. Bakınız, Peygamber efendimiz bir gün sahabeye namaz kıldırırken daha önce hiç yapmadığı bir şekilde namazı biraz hızlı kıldırmış. Tabi ki sahabe de biraz tedirgin olmuş ve hemen peygamber efendimiz e sormuşlar.

“RAHATIMIZDAN NE KADAR VAZGEÇEBİLİYORUZ?”

Efendim namazı biraz hızlı kıldırdınız. Rahatsızlandınız mı? Peygamber efendimiz ise “Hayır. Namaz kıldırırken küçük bir çocuğun ağladığını duydum. Çocuğun annesi de cemaatin içerisinde namaz kılıyordur. Çocuk daha fazla ağlamasın diye hızlı kıldırdım” diyerek cevap vermiş. Değerli misafirler; Bakınız peygamber efendimiz bir çocuğun ağlamasının daha fazla uzun sürmemesi için gözümün nuru dediği namazı hızlıca kıldırmış. Peki soruyorum sizlere 10 binden fazla çocuk katledilirken bizler ne yapıyoruz. Rahatımızdan ne kadar vazgeçebiliyoruz? Sizlere bırakıyorum.

“KAYBETTİĞİMİZ İRADEMİZİ TEKRARDAN KAZANMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Bizler maalesef tarih boyunca yapılanların ehemmiyetini kelimelerin içini boşaltarak hafif hale getirdik. Bu sebeple de yavaş yavaş önce şiirimizi, sonra şairimizi, sonra da şuurumuzu kaybettik. İşte bu şuursuzlukla maalesef şuan maksimum derecede yapmamız gereken boykot için bile çeşitli cümlelerle karşı karşıya kalıyoruz. “Ne yani üçüncü dünya savaşını tursil markasını boykot ederek mi yapacağız,  yahut bilmem hangi marka kahveyi içmeyerek mi bu zulmü ortadan kaldırabileceğiz” gibi belki söylem olarak haklı olabilir. Lakin eylem olarak tamamen haksız bir durumdur.  Bizler bu boykotu devam ettirirken derdimiz bilmem hangi kahveyi içmemek değildir. Bilmem hangi marka burger ı tüketmek de değildir. Bizler bu markaları boykot etmeye çalışırken yaklaşık 200 yıldır başkaları tarafından sürülen tarlamızı tekrar sahiplenmek için bir duruş sergiliyoruz. Bizler bu markalardan vazgeçerken kaybettiğimiz şuuru kaybettiğimiz irademizi tekrardan kazanmaya çalışıyoruz.

“İRADE ORTAYA KOYAMAZSAK KAYBETMİŞ OLACAĞIZ BU SAVAŞI”

Şimdi soruyorum; markaya yenilen bir toplum, kullandığı deterjandan, içtiği kahveden rahatı bozulmasın diye vazgeçemeyen bir toplum bir savaşı nasıl sürdürebilir ki? Bizler bir duruş sergilemek zorundayız. Çünkü sosyal medya çağı denilen bu çağda birileri maalesef ideolojisi, düşüncesi, fikri, şahsiyeti, dini, cinsiyeti olmayan toplumlar inşa etmeye çalışıyorlar. İşte tam da bunlara karşı bir irade ortaya koyamazsak bizler zaten başlamadan kaybetmiş olacağız bu savaşı.

“HEP BİRLİKTE SİYONİZM’E KARŞI HAYKIRACAĞIZ”

İşte bizler şuan burada toplanarak kendimizce bir şeyleri değiştiriyoruz. Bir nevi belki acayip gelecek ama bir ruh çağırma seansı gerçekleştiriyoruz. 200 yıldan beri üzerimize atılan kumlarla kaybettiğimiz milli ve manevi değerler teknesinde yoğrulan dirayetli mücahit ruhumuzu çağırmak için buradayız.  Ve de bu seansı gerçekleştirirken hiçbir şeyi değiştirmeye gücümüz yetmese bile en azından burada tek bir ses olarak gönüllerimizi birleştirip birlikte buğz etmeyi başaracağız. Ve hep birlikte Siyonizm’e karşı haykıracağız. Ne azımız hiçbir şeyimiz Siyonizm’e benzemeyecek.

“BATILIN BU MÜCADELESİNE CANIMIZLA MALIMIZLA MÜDAHİL OLACAĞIZ”

Rahmetli Erbakan hocamızın anlattığı bir mesel ile konuşmamı devam ettirmek istiyorum. Farz edelim ki sizler bedir muharebesi yapılırken orada savaşı gören bir tepede develerini güden bir çobansız. Bir yanda peygamber efendimiz diğer yanda Ebu Cehil savaş içerisindeler. Sizler deseniz ki şu tepeden savaşı izleyeyim. İnkârcılardan olursunuz. Yahut deseniz ki "hangisi haklıysa o kazansın" yine inkârcılardan olursunuz. Yahut  "Ya rabbi peygamber efendimiz s.a.v efendimize yardım et onu ve ordusunu muzaffer kıl" derseniz günahkâr fasıklardan olursunuz. Çünkü o an dua etme vakti değildir. Gerekirse o tepeden yuvarlanarak inerek muharebeye katılma vaktidir. Efendiler ve de bilhassa değerli genç kardeşlerim bizler şuan bir tepedeyiz. Ya haklı olan kazansın diyeceğiz, ya Filistinli kardeşlerimizin muzaffer olmaları için dua edeceğiz, ya da muharebeye Hak ile batılın bu mücadelesine canımızla malımızla müdahil olacağız.  Bizler etrafımızdakiler boykotu ne kadar küçümsese de inadına boykotu haykırarak devam ettireceğiz.

Akay: Otopark sorununu çözeceğiz Akay: Otopark sorununu çözeceğiz

Tügva5

YUSUF KAPLAN, KONUŞMA GERÇEKLEŞTİRDİ

Karkan’ın konuşmasının ardından programa konuşmacı olarak katılan Gazeteci Yazar Yusuf Kaplan, Kudüs Gazze ve Medeniyeti başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.

Tügva3

“GÜN DOĞMADAN" İSİMLİ TİYATRO OYUNU SERGİLENDİ

Program’da son olarak İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları ve bu saldırılar sonucunda yaşananların anlatıldığı  “Gün Doğmadan" adlı tiyatro oyunu sergilendi.

Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO) Tiyatro Okulu tarafından Filistin’in haklı direnişinin ve Mescid-i Aksa’nın gerçek hikayesinin konu alındığı; Yusuf Engin Gezer'in yazdığı ve yönettiği oyunda Yusuf Gün Doğmadan" adlı tiyatro oyunu, Duru, Hayrettin Batur, İsmail Hakkı Artemiz ve Metin Benli rol alıyor.

Türkiye'den sadece turistik bir gezi için Filistin'e giden ancak kayboldukları andan itibaren Mescid-i Aksa'nın gerçek hikayesiyle karşı karşıya kalan, Filistinlilerin yaşadıklarına tanık olan Ömer ve Kenan isimli iki dostun uyanış hikayelerini konu ediniyor.

Tügva-1

Tügva4

Tügva1

Tügva2

Muhabir: Bünyamin POLAT