Kahramanmaraş’tan bir dostumun anlattıkları:

"Gecenin bir yarısı çıplak ayakla çıktık sokağa üzerimizde pijamalarımızla…

Bilemedik nereye ne tarafa kaçacağımızı…

Soğuktan kesildi ayaklarımız. Adeta buz tuttuk.

Peş peşe sallanıyorduk. Ayakta kalan binalarda bir bir yıkılıyordu…

Ne tarafa koşsak oradaki bina sanki üzerimize geliyordu. Yutuyordu binalar bizi adeta.

Yeryüzü durmuyordu ayağımızın altında.

Öyle ürkütücü ve korkutucu bir ses vardı ki, aklı kaybetmemek mümkün değildi.

Çığlık sesleri yankılanıyordu her tarafta…

Öncelikle güvenli bir alana geldik.

Evlatlarım, eşim, anam, babam geldi aklıma…

Ancak, onları bulma, yanlarına gitme şansım yoktu.

Arabalar kullanılamaz halde, yollar paramparçaydı.

Hayatta kalmanın sevincini bile yaşayamadım.

İliklerime kadar işleyen bir soğuk sarmıştı tüm bedenimi.

Herkes kendi derdine düşmüştü.

Sanki kıyamet günüydü…

Elimizden hiçbir şey gelmiyordu.

Rabbimizin bize merhamet etmesini bekliyoruz…

Aklımızı kaybetmememiz için bolca duaya ihtiyacımız var…"

***

Çok üzgünüz, hem yerin altı sarsıldı, hem yerin üstünde kalan sağlar…

Gururlandığımız tablolarla karşılaştık.

Dayanışmamız, tarifi mümkün olmayan duygular yaşattı bizlere…

7’den 70’e adeta seferberlik vardı.

Çerkezköy’den, Kapaklı’dan, güzel ülkemizin 4 bir yanından yardım tırları yollara koyuldu. Kan bağışından bulunmak isteyen kardeşlerimiz uzun kuyruklar oluşturdu.

Allahü teala harekete geçen tüm kardeşlerimizden razı olsun.

***

Canımız yandı, içimiz acıdı…

İçimde volkanlar… Öfkem çok fazla… Kolay çözümler sırf ahlaksızlık ve açgözlülüğe kurban edildi. O kadar açıktı ki, yapılmadı gerekenler. Bugünün geçmişten ne farkı var!..

Kardeşlerimiz enkaz altında, olumsuz hava koşullarında yardım beklerken bizler uyumaya utandık.

Umarım yaşanılanlar herkese ders olur.

Gelecek nesillere, yavrularımıza güzel bir ülke bırakabilmek için, yapacağımız her işi hakkıyla yaparız.

***

İşin şovunu yapanları ve yapmaya çalışanları da görmüyor değiliz. Ancak şimdi bunların sırası değil.

Şimdi birlik ve beraberlik zamanı…

***

Nice hayaller-hayatlar yarım kaldı.

Nice işler-planlar-projeler, nice programlar…

Hepsi yarım kaldı.

Bu kadarız işte…

Ölüm var ölüm…

Sevdiğimiz insanların, sevdiğimiz eşyaların, sevdiğimiz yemeklerin, sevdiğimiz mekanların aslında saniyelerle nasıl kaybedebileceğimizi yeniden kulaklarımıza fısıldadı bu deprem…

Şimdi sevdiklerimize sarılalım. Şefkatle bakalım onların yüzüne. “İyi ki varsın!” diyelim.

Daha sonra ise işin ucundan nasıl tutabiliriz, onu düşünelim.

Kalın sağlıcakla…