"Çin, bizi işgal ederken bizler camide Allah'ın ismini 99'luk mu yoksa 33'lük tesbihle mi çekelim diye tartışıyorduk. "

İsa Yusuf Alptekin

Yıllar yılı bir savaş içerisindeyiz.

Yanlış anlamayın savaş içerisindeyiz derken bir yabancıyla değil.

Aksine, kendi aramızda uzun yıllardır süre gelen bir savaştan bahsediyorum.

"Eski Türkçe vs Öz Türkçe"

Eski Türkçe; Osmanlıca

Öz Türkçe; Kök Türkçe...

Maalesef bazı alışkanlıklarımız, bizleri adeta bir gölge gibi takip etmekte.

Bu alışkanlıklarımızdan birisi de "tarafgirlik" alışkanlığı.

Siyasette yahut bürokraside "hakim" olanlar bu iki seçenekten birini dayatarak diğerini arka plana attılar ve maalesef hala atılmaya da devam etmekte.

Sağ cenah hakim olduğunda

Öz Türkçe arka plana atılıyor, sol cenah hakim olduğunda ise maalesef Eski Türkçe arka plana atılıyor.

Bizler kendi aramızda bu savaşı güderken "ok", "check etmek", "pidechi" gibi kelimelere çoktan teslim olmuş hale geldik. Bizler Eski Türkçe  Öz Türkçe kavgalarını yaparken, dilimizi çoktan yabancı dillerin pazarı haline getirmişiz bile. Maalesef kendi aramızda güttüğümüz bu savaş öyle bir hal aldı ki, artık karşı tarafın istediği olmasın da benim dediğim olmasa da olur hüviyetine bürünmüş durumdayız. İşte her zaman olduğu gibi maalesef yine kendi kendimizle yaptığımız savaşta iki taraf da kaybediyor.

Olan ne mi?

Olan şu ki; Türk Dili, milli dil bilincinden uzaklaştıkça uzaklaşıyor, torun dedenin dilinden anlamıyor, dede torunun dilinden anlamıyor.

Ve hepimiz de biliyoruz ki dil kültürü, kültür ise devleti ayakta tutan en önemli unsurlardır.

Bizler kendi fikrimize uygun olanı dayatmaya çalışırken, bu unsurları maalesef kaybederek bir anda İngiliz, Fransız dillerinin hakimiyetine giren bir Türk dilini konuşmaya, yazmaya çalışır hale geldik, getirildik.

...

Hepinizin aslında dikkatini çekmiştir. Sokağa çıktığınızda karşılaştığınız dükkan tabelalarından, yanından geçtiğiniz öğrencilerin konuşmasına, dizilerden filmlere, dilimiz büyük bir yıkıma uğramakta. Bizler ise maalesef bu yıkıma isteyerek veya istemeyerek destek olmuşuz.

Sözüm o ki, bizler artık kendi aramızda güttüğümüz bu savaştan, bu kavgadan acilen vazgeçip, dilimizi ve kültürümüzü tekrar ayağa kaldırmak, tekrar hakim kılmak adına yoğun bir şekilde çaba sarf etmeliyiz. Hepimiz biliyoruz ki bir milletin dili aynı zaman da o milletin ruhudur.

Bir insan ruh olmadan, nasıl ki adeta bir ceset torbası ise milli dil bilinci olmayan devletler de devlet bilincinden uzaklaşmış, devletleşememiş insan topluluklarından ibarettir.

...

Ne mutlu milli kültürünü, milli bilincini, milli dilini koruyan ve yüceltenlere.

Ne mutlu milli duruş ve milli görüş çizgisiyle devletini, milletini, vatanını, bayrağını her daim yüceltenlere.

Kusurumuz olduysa affola.