Hepinize, herkese ve her şeye merhaba…

Gününüz haftanız, aylarınız, yıllarınız, huzur-mutluluk getirsin, size ve sevdiklerinize…

Siz mutlu olun ki sizi sevenlerde mutlu olsun, sizin yüzünüz gülsün ki size bakan gözlerde gülsün. Çehrenizle etrafa huzur, mutluluk ve ışık saçın.

Biliyoruz ki hayattaki sıkıntılar, kederler, üzüntüler de bizler için… Gülmek kadar ağlamak ta insanlar için… Fakat umutsuzluk insanlar için değil, acizler için. Bazen öyle anlarımız olur ki boğuluruz, her şey üzerimize gelir zannederiz. Polisten kaçan bir hırsız edasıyla kaçarız, gizleniriz dertlerimizden. Sonuçta ise çıkmaz sokakta buluruz kendimizi. Biz nereye gitsek o bizimle gelir, sevmesek de yüreğimizde taşırız onu. Söküp atamayız yüreğimizden, hal böyle olunca acizleşiriz ve sağlıklı düşünemeyiz.

Aslında bu kadar aşılması zor değildir hayat. Abartılması, büyütülmesi en kolay şey sıkıntılardır, problemlerdir. Biz kafamıza taktıkça büyürler. Halbuki kafamıza takmak yerine sevdiklerimizle paylaşsak, aşılması ne kadar kolay olacaktır. O anlarda kendimizle baş başa kalmayı tercih edip en büyük yanlışı yaparız. Yaşamdan koparız, yasa gireriz. Uyuyamayız, televizyon izler ama televizyonda ne var anlayamayız, yazı okur yorum yapamayız. En sonunda da etrafta ararız güveni, umudu ve gerçek hayatı. Etrafımızdaki tanımadığımız insanlardan bile tebessüm bekleriz. Yolda yürürken, çay bahçesinde otururken vs. huzur ararız etrafımızda. Düşünün yolda ilerlerken sıkıntılı ve dalgın bir şekilde ayağınız taşa takılır ve tam düşerken tanımadınız bir insan hamleyle tutar sizi, düşmekten kurtarır. Bir an sıkıntınızdan kurtulursunuz, korktuğunuzu hissedersiniz ne kadar bunalımda olsanız da her şeye rağmen yaşamanın güzelliğini anlarsınız ve o yabancı insandan güveni öğrenirsiniz. Daha sonrasında sevdiklerinizde ararsınız derdinizin dermanını. Onların söyleyeceği ufak bir söz, altın kelime hayata bağlar ve yenersiniz acizliğinizi…

Ufak şeyleri dert etmemek, mutluluğu hedef haline getirmeden en küçük şeyle bile mutlu olabilmek huzura erdirecektir bizi… Hayatı sevebilmek için bizden üstün olanlara değil de bizden aşağıda olanlara bakmamız yeterli olacaktır.

Bilir misiniz ki; hayatı yüksekte yaşayanlar alçaktakiler kadar güvende değillerdir. Fütursuzca para kazananlar ve harcayanlar hep gülüp eğlenenler, kaybetme korkusuyla yaşarlar. Fakat hayatı yoksullukla dişiyle tırnağıyla kazananlar kaybetme korkusu bilmeksizin yaşarlar… 

Var mısınız, sıkıntıları şeytana teslim olmadan yaşayalım ve skoru biz belirleyelim:

Acizlik: 0 Umut: 1

Yeni yıl ile birlikte inşallah alan el değil veren ellerden olalım…

Mutluluk arayanlardan değil verenlerden olalım.

Olmaz ise de sabırla tevekkül edelim.

Çünkü hiçbir insan ızdırap çekmedikçe tanıyamaz kendini ve öyle bir yaşayalım ki yaşlanarak değil yaşayarak veda edelim hayata…

Bu vesileyle yeni yılınızı kutlar, sağlık mutluluk ve huzur dolu nice seneler dilerim.