Farkında mısınız?

Durmadan, bıkmadan, usanmadan, birileri yoğun bir şekilde çalışıyor.

Bizleri daha da derine itmek adına her şey yapılmakta.

İstenilen şeyler sayfa sayfa, manşet manşet önümüze serilmekte.

İstenilmeyenler ise kaf dağı kadar bile olsa bir kalem ucuyla bile örtülmekte, gizlenmekte.

Manipülasyon malzemesi olarak tonlarca görsel her mecrada önümüze koyulmakta.  Doğrular ve gerçekler mi?

Yokluğa sürükleyene dek soyulmakta.

...

Mesela yaklaşık iki yıldır bir kaç mangal yürekli adam yapay kıtlık oluşturulacak, yapay et gelecek derken herkes beş maymunu oynadı.

Beş maymunu oynamakla yetinmekle de kalmayıp hatta her mecrada bu kişileri dışlamaya çalıştılar.

Şimdi mi?

Mesela çok çok yeni bir haber;

Erzurum'da bulunan, Avrupa’nın en büyük hayvan pazarı olan Doğu Anadolu Canlı Hayvan Pazarı "virüs" sebebiyle kapatılmış ve karantinaya alınmış durumda.

Sadece burası mı?

Samsun,

Denizli,

Iğdır,

Bayburt

...

Gibi gibi çoğu ilimizde hayvan pazarları kapatıldı.

Karantinaya alındı.

Ve şehirlere hayvan giriş çıkışları yasaklandı.

Ve ne tesadüf ki kurbana yaklaşık 2 ay kaldı.

Yine bir salgın.

Yine muhtemelen aşı.

Yine medyada çarşaf çarşaf haberler

Sonrası mı?

Pardon!

...

Hayvanlardaki durum daha bitmedi elbet.

Mesela yaklaşık bir hafta önce Afyon ve Denizli de 6.5 milyon tavuk, kuş gribi sebebiyle itlaf edildi.

Şimdi bahsettiğim bu haberleri ulusal kanallardan hangisinde görebildiniz acaba?

Sağlıklı bir şekilde düşünürsek anlayacağız.

...

Yazıma başlarken, birilerinin gerçekten, durmadan, bıkmadan, usanmadan çalıştığından bahsetmiştim.

Evet tam da dediğim gibi.

Usanmadan çalışıyorlar.

Biz mi?

Maalesef "namuslular da en az namussuzlar kadar cesaretli olabilmeli" sözüne uygun bir şekilde az cesaretle geçiştiriyoruz.

P(l)andemi dönemi boyunca evlerimizde eksik olmayan maske vardı mesela.

Şimdi bir bir profesörler açıklamaya başladı.

Ve açıklama genel manada şu şekilde

"Maskeler hastalığın yayılması vs. İle ilgili bir koruma sağlamıyor"

Ve bunu şuan söyleyen, açıklayan kişiler o zaman da tam tersi şeyleri kulağımıza fısıldıyordu.

Velhasıl medya ayağıyla o kadar çok manipüle edildik ki çoluğumuza çocuğumuza sarılamaz olduk.

Her gün sosyal mecralarda binlerce paylaşım yaparak okulların kapanmasını,  derslerin online olmasını istedik.

Sonra mı?

Herkes şimdi evinde evladına, yeğenine, kuzenine, kardeşine baksın ne olduğunu anlayacaktır.

...

Maalesef bizler sağlıklı düşünemez olduk.

Geçim kaygısı adlı mengeneyle sıkıştırıldıkça düşünme yetimizi kaybedip sadece yönlendirilme komutlarıyla hareket etmeye başladık.

Azıcık sevdiğimiz biri ne dediyse onun dediğini hiç sorgulamadan kabul ettik.

Ve kabul etmekle kalmayıp çevremizdekileri de bu düşünceye inandırmak için caba sarf ettik.

Sonra bir baktık ki birçok değerimizi kenara bırakmış, adeta bir robot gibi komutla çalışan bireyler haline gelmişiz.

Her şeyden öte her türlü fanatizmi alıp tam da hayatımızın merkezine koymuşuz.

Her şeyi sorgulamamız gerekir diye karşımıza dayatılan bizler aynı durumdayken hiçbir şeyi sorgulamamaya başlamışız. Neden?

Çünkü sorgulamak istemediğimiz şey bizatihi fanatik bir şekilde inandığımız bir bilgi yahut İnanç veya güvendiğimiz sevdiğimiz birinin sözü, hali, hareketi.

Bir örnek vermem gerekirse

Sırf bugünkü yazımı ispat edebilmek adına geçen gün instagram hesabımda bir anket paylaştım

İmam ı Gazali mi?

Ibn-i Rüşt mu?

Hiç kimse bu iki kişiyi hangi açıdan seçip sevmeyeceğim sormadı.

Hangi durumlarını kıyaslayacağını sormadı

Neye göre oylama yapması gerektiğini sormadı

Ama hemen hemen her gören kişi ikisinden birini tercih etti.

Demem o ki medya da bizlere hep bunu yapıyor.

Sabah aksam bir kaç seçeneği gösteriyor bize.

Biz de hangi tarafın manipülasyon yeteneği daha iyi ise yahut gelenek görenek yasam tarzı vs olarak hangisi bize daha yakın ise sorgusuz sualsiz onu seçiyoruz.

Biri siyah diğeri kara olarak iki seçenekten birini tercih ediyoruz.

Sonra mı?

Biz demokrasiyi yeşertecek adımları atmış olup daha demokratik bir ülke olmuş oluyoruz.

Ne mutlu kadim geçmişiyle istikbalini yorumlayanlara

Ne mutlu kehkeşanlara boğulmadan adım atabilenlere

Ne mutlu insan ve insanlığa hizmet etmeyi kendisine rütbe kabul edenlere

Ne mutlu hem bu kervanı gitmeyip hem de bu diyardan gitmeyenlere.

Ne mutlu ilim ve fen yolunda aldıklarını İnanç süzgecinden geçirip vatanına devletine milletine hizmet can-ı gönülden hizmet edenlere.

Kusurumuz olduysa affola!